İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve BEDAŞ, Marmara Bölgesi'nde olası bir büyük depreme karşı hazırlıklarını güçlendiren bir protokol imzaladı. Bu protokol, ABE Teknoloji A.Ş. ile işbirliği içinde geliştirilen ‘MASS Haberleşme Protokolü’ne uyumlu deprem ivmeölçer sensörü geliştirilmesi projesini kapsıyor. Proje kapsamında, deprem anında gerçek zamanlı veriler toplanarak analiz edilerek deprem risk haritaları oluşturulacak ve gerekli tedbirler alınacak.

İTÜ'nun Ayazağa Kampüsü’nde düzenlenen imza törenine katılan İTÜ Rektörü Prof. Dr. Hasan Mandal, projenin İstanbul enerji altyapısını deprem riskine karşı güçlendireceğini vurguladı. Ayrıca, “Bu proje ile birlikte İstanbul’da deprem ivmeölçer cihazlarının sayısının 1500’lere çıkması bekleniyor” dedi. Böylece, Marmara depreminin etkilerini en aza indirmek amacıyla daha hızlı ve etkili önlemler alınabilecek.

Proje kapsamında ilk aşamada 50 adet yerli üretim deprem ivmeölçer senādürü geliştirileceği ve bu sensörlerin sistem içine entegre edileceği duyuruldu. Bu sensörler sayesinde, P dalgası gibi deprem anında yayılan dalgaların analizi yapılarak elektrik dağıtım altyapısının dayanıklılığı test edilecek. Ayrıca, sensörlerden elde edilen veriler süper bilgisayarlarla işlenerek deprem risk haritaları üzerinde gözlemlenecek.

BEDAŞ Genel Müdürü Murat Yiğit, projenin özellikle trafo merkezlerinin depreme dayanıklılığını artırmaya yönelik önemine dikkat çekti. Deprem riski olan bölgelerde trafo merkezlerinin performansını artırmayı hedefleyen bu işbirliği, gelecekte olası bir deprem koşulunda enerji kesintilerinin önlenmesi açısından kritik bir rol oynayacak.

Projenin bir diğer önemli boyutu ise, topluma doğru bilgi aktarımı sağlayarak halkın deprem riskleri hakkında bilinçlendirilmesi olacaktır. İTÜ, yapay zeka destekli sistemlerle veri toplama ve analiz süreçlerini optimize etmeyi planlıyor. Böylece, sadece deprem sonrası değil, öncesinde de etkili risk analizi yapabilen bir alt yapı oluşturulacak.

Tüm bu çalışmalar, Türkiye'de deprem risklerinin yönetimi konusunda bir paradigma dönüşümüne öncülük ederek, uluslararası örneklerin oluşturulmasına zemin hazırlayacaktır. Yani, bu projeyle aynı zamanda Türkiye, dünya çapında deprem teknolojilerinin geliştirilmesinde lider bir konuma da yükselmeyi hedefliyor. Unutmayalım, doğru bilgiyle hazırlık yapmak, hayat kurtarır!