Kırmızı Kitap: Yenilenen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nde Hangi Tehditler Yer Alıyor?
2025-01-22
Yazar: Mustafa
Türkiye, iç ve dış tehdit algılamalarını sıralayan ve bu tehditlerle mücadele için gerekli stratejinin temelini oluşturan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ni (MGSB) bu akşam toplanan Milli Güvenlik Kurulu'nda (MGK) yeniledi.
Kamuoyunda "kırmızı kitap" olarak bilinen ve her 5 yılda bir yenilenen belgenin yenilendiği toplantıda yapay zekanın bir tehdit unsuru olarak tanımlandığı kaydediliyor. MGSB, dünyada kurallara dayalı uluslararası düzenden çok kutuplu bir sisteme geçişin getirdiği risk ve fırsatları da ele alıyor. Terörizmin önemli iç tehdit unsuru olmaya devam ettiği belirtiliyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında üst düzey askeri ve sivil yetkililerin katılımıyla yapılan toplantının ardından, MGK'dan yapılan açıklamada, "Düzenli olarak beş yılda bir, ihtiyaç halinde ivedilikle güncellenen MGSB; Türkiye'de, bölgede ve dünyada meydana gelen ve gelmesi muhtemel gelişmelerin değerlendirilmesiyle yenilenmiş ve kurulca uygun bulunmuştur. MGSB-2020'nin yürürlükten kaldırılarak MGSB-2025'in yürürlüğe girmesi kararlaştırılmıştır" ifadeleri yer aldı.
MGK'nın koordinasyonunda hazırlanan MGSB, başta Savunma ve Dışişleri Bakanlıkları ile Milli İstihbarat Başkanlığı'ndan gelen tehdit değerlendirmeleri ve analizleri ışığında son halini alıyor.
Gizlilik derecesi yüksek olan ve kamuoyuyla paylaşılan belge, MGK'de kabul edildikten sonra yine MGK'nın koordinasyonunda uygulamaya geçiyor.
Güncellenen kırmızı kitabın iç tehditler kısmında değişmeyen unsur terörizm oldu. Bu listenin başında ise PKK'nın faaliyetleri yer alıyor. ABD, İngiltere ve AB tarafından terör örgütü olarak kabul edilen PKK'nın Türkiye topraklarında eylem yapma kapasitesinin kalmadığı ancak Irak'ta etkisini sürdürdüğü güvenlik bürokrasisinin üzerinde uzlaştığı bir değerlendirme.
Bu nedenle Türkiye, Irak hükümeti ile güvenlik işbirliğini yeni bir düzeye çıkardı ve PKK'nın bu ülkedeki varlığını sona erdirmeye yönelik adımlar atıyor. 2024 boyunca yapılan üst düzey temaslar sonucunda Türkiye ve Irak, terörizmle mücadeleyi de içeren kapsamlı bir güvenlik işbirliği paketinde anlaşma sağladılar.
Bağdat, PKK'yı Irak'ta "yasaklı örgütler" listesine aldı. Türkiye'nin amacı ise PKK'nın Irak tarafından "terör örgütü" olarak tanımlanması.
Bunun yanı sıra Türkiye, kuzey Suriye'den kaynaklanan güvenlik tehditlerini değerlendirmeye devam ediyor. 8 Aralık'ta Beşar Esad yönetiminin devrilmesiyle Suriye'de iç savaşın sona ermesi Türkiye açısından önemli bir kazanım olarak görülüyor.
Ancak Fırat Nehri'nin doğu kısmında kalan bölgelerde ana omurgası YPG'nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) ABD ile işbirliği sayesinde varlığını sürdürmesi Türkiye tarafından önemli bir tehdit kaynağı olarak görülüyor. Türkiye, YPG'yi "terör örgütü" olarak tanımlıyor ve Suriye'yi bölmeye çalışmakla suçluyor.
Suriye'deki yeni yönetimin; devletin egemenliğinin, üniter yapısının, toprak bütünlüğünün ve siyasi birliğinin sağlanması ile ülkedeki tüm etnik, dini ve mezhebi grupların temel hak ve hürriyetlerinin güvence altına alınması hususundaki iradesine, Suriye'nin yeniden inşasına, Suriye halkının huzur ve refaha kavuşmasına tam destek verileceği vurgulandığı belirtildi.
Kırmızı kitabında sıralanan iç tehditlerle ilgili kategoride DHKP-C (Devrimci Halk Kurtuluş Partisi/Cephesi), IŞİD ve Ankara tarafından Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) olarak adlandırılan Gülen yapılanması da yer alıyor.
DHKP/C ve IŞİD'in Türkiye'de eylem yapma çabalarında elde edilen değerlendirmelerde, Gülencilerin sosyal medya paylaşımları ve siyasi partilere yakınlaşma çabalarıyla sınırlı kaldığı belirtiliyor. Ayrıca CHP lideri Özgür Özel, Kasım ayında brifing aldıkları MİT Başkanı İbrahim Kalın'dan yurt dışı üyelikleri için istihbarat desteği istediğini açıklamıştı.
Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin başladığı 2022 Şubat'ından bu yana küresel sistemde görülen jeopolitik değişimler ve bu değişimlerin yarattığı çatışmalar, Türkiye'nin güvenliği açısından kritik bir dönemi işaret ediyor.
Küresel sistemin son döneminde hızlı bir dönüşüm sürecinde olması, belirsizlikleri derinleştiriyor ve çok kutupluluğun yeni güç merkezlerini tetikleyerek ortaya çıkmasını sağlayabilir.
ABD'nin yeni dönemde Çin, Rusya ve İran gibi güçlere karşı daha sertleşebileceği, bunun da ekonomik ve ticari savaşların yanı sıra küresel gerilimi artıracak sonuçlar doğurabileceği öngörülüyor.
Kırmızı kitabın bu kapsamda Türkiye'nin küresel belirsizlikler ve hibrit tehditler dönemine hazırlık yapması gerektiği vurgulanıyor.
Yapay zekanın ise "digital çağın atom bombası" olarak tanımlandığı ve sınırları ve çerçevesi çizilmemiş araştırmaların insanlığın geleceğini doğrudan tehdit ettiğine dair açıklamalar yapıldı.