Dünya

Hatırlatmalar | İktidar krizinden muhalefet krizine 2024: Kırılmalar, açılımlar ve mücadeleler

2025-01-05

Yazar: Ali

2024, Mayıs 2023 seçimlerinin sonuçlarıyla başlamış oldu. AKP-MHP ittifakının, genişletilmiş faşist blokla karşılaşmasına rağmen, 2023 seçimlerinde sadece çeşitli hileler ve muhalefetin hatalarına karşı bıçak sırtında kazanabilmesi bir Pirus zaferi olarak değerlendirildi. Bu sonuçlar, Cumhuriyet’in yüzüncü yılı dolayısıyla Türkiye’nin dört bir yanındaki toplumsal tepkilerin ve ekonomik-sosyal krizi protesto eden eylemlerin habercisi oldu.

2024’ün en önemli kırılma noktalarından biri, yerel seçimlerde AKP’nin tarihindeki ilk kez birinci parti olma konumunu kaybetmesidir. Toplumun biriken tepkilerinin yöneldiği CHP, oyların çoğunluğuna ulaşarak birinci parti olarak seçimlerden çıkmıştır. Bu durum, siyasal İslamcı rejimin sona ermesi için yeni bir kapının açılmasına vesile olmuştur. Mart seçimlerini takip eden dönemde, muhalefetin moral üstünlüğü ve toplumsal muhalefetin yükselişi de önemli bir ivme kazandırmıştır.

Seçimlerin hemen sonrasında Van’a kayyum atama girişimine karşı sergilenen ortak muhalefet tutumu ve toplumsal direniş, bu anlamda ilk önemli reaksiyon olmuştur. Her türlü eşitsizlik ve adaletsizliğin hüküm sürdüğü tek adam rejimine karşı tepkiler, toplumun tüm kesimlerine yayılmıştır. Geçen yıl boyunca yaşanan köylü eylemleri, emekli ve öğretmenlerin karşı çıktığı eylemler ve işçiler tarafından sürdürülen grevler ise toplumda direnişin adım adım büyüdüğünü gösteriyor.

Mart seçimlerinden gelen özgüvenle, Özgür Özel başkanlığındaki CHP de muhalefet yükselişinde etkinliğini artırmaya başlamıştır. Ancak bu dönem en önemli kırılma noktası, normalleşme ve yumuşama olarak adlandırılan siyasetin devreye sokulması olmuştur. Bu durum, azınlığa düşen, yönetme meşruiyetini kaybetmiş bir tek adam rejimine bir nefes aldırırken, CHP’nin de hızla parlamenter sistemin sınırlarına çekilerek etkinliğini kaybetmeye başlamasıyla sonuçlanmıştır. Dış politikada “bekâ” ipine sarılarak AKP’nin çizgisine çekilme ve ekonomide IMF ile uluslararası sermayenin programlarıyla uyum sağlama, CHP’nin alternatif bir iktidar odağı olabilme kapasitesini ortadan kaldırmıştır.

2025’e geçerken kaydedilen en önemli gelişmelerden biri de AKP ve MHP’nin normalleşme planları çerçevesinde Öcalan ile yapılan diyalogdur. Bu durum, Erdoğan’a ömür boyu başkanlık yolunun açılmasına yönelik yeni bir iktidar oyunu olarak öne çıkmaktadır. Suriye’de ABD-İsrail planları doğrultusunda Esad’ın devrilmesi ve cihatçı grupların hakim hale getirilmesi, merkezinde Suriye’nin olduğu yeni bir ittifak modelini oluşturmuştur. Emperyalist politikaların bir parçası olarak gerçekleştirilen müdahaleler, Suriye üzerinden Kürtlerle kurulacak bir ittifakın çerçevesini belirlemiştir.

Bu bağlamda, toplumun farklı kesimlerinden gelen tepkiler, hükümetin planladığı kadar kolay bir şekilde hayata geçirilemeyeceğini göstermektedir. 2024’ün temel dengesi, toplumun her kesiminden yükselen hak mücadeleleri olurken, 2025’e devredilen çağrısı da bu dinamiklerin rejime son verecek bir güç oluşturmak üzere birleştirilmesi olacaktır.

31 MART SEÇİMLERİ:

31 Mart yerel seçimlerinde AKP ve MHP ciddi bir erime yaşarken, CHP 47 yıl sonra %38’lik bir oy oranıyla birinci parti olmayı başardı. Yerel seçimlerden önce yapılan Mayıs seçimleri, iktidar blokunun ekonomik ve siyasi bir kriz ortamında gerçekleşmişti. Küçük kesimleri büyük ölçüde sefalete mahkum eden ekonomi politikalarının yanı sıra, çoklu kriz dinamikleri rejimin toplumsal tabanının erimesine neden olmuştur. Ancak tüm devlet kurumlarının seferber edilmesi ve emperyalizmin dolaylı desteğiyle iktidar, güç kaybını aşmayı başarmıştır.

İktidar, ekonomi alanında IMF’den bağımsız olarak uygulanan politikalarla ve dış politikada ABD-NATO içerisinde kendine yer arayışıyla süreci yürütmüştür. Kemer sıkma politikaları, emekçi halkı yoksulluk ve yoksunluğa sürüklerken, tüm bu süreç aynı zamanda rejime karşı muhalefetin yükselmesine de zemin hazırlamıştır. AKP'nin İslamcılığı üzerinden derinlemesine sürdürdüğü politikaları, toplumda rejim karşıtı tavırların artmasına neden olmuştur. 31 Mart seçimleri, bu çoklu kriz koşullarında geç kalmış bir sonuç olarak belirginleşmiştir. Bu seçimler, 22 yıldır rejime karşı her kritik aşamada mücadele eden emekçi kesimlerin bir sonucudur.

YUMUŞAMA-NORMALLEŞME TARTIŞMALARI:

31 Mart seçimleri sonrasında iktidarın meşruiyetini yeniden sağlamak adına yürütülen normalleşme çabaları, muhalefet yerine normalleşme siyasetiyle karşılamıştır. Erdoğan’ın CHP genel merkezine gelerek gösterdiği tutum, bu sürecin somut örneği olmuştur. Ancak muhalefet, bu süreçte yeterince güçlü bir duruş sergileyememiştir. Yerel yönetimlerin kayyum politikalarıyla gasp edilmesi, iktidarın yeniden kazandığı üstünlükle sonuçlanmıştır. Bu kayyum atama durumu, 2024 bütününde yeni bir iktidar oyununu simgeliyor.

2024, aynı zamanda muhalefetin bu kırılma noktalarında nasıl bir yol izleyeceği ile bağlantılı bir döneme işaret ediyor.