Bir Bilim İnsanın Mücadelesi: Van'da Başardı, Marmara'da Neden Olmasın?
2025-01-16
Yazar: Ayşe
Bir bilim insanının başarıya giden yolda sahip olması gereken en önemli özelliklerden biri merak ve disiplinli çalışmadır. Ancak daha da önemli olan azim ve sabırdır. Çünkü bilimsel araştırmalar bazen uzun yıllar sürebilir ve maalesef başarısızlıkla sonuçlanabilir. Bilim insanı, karşılaştığı zorluklar karşısında asla pes etmemeli, çalışmalarına devam etmelidir.
Prof. Dr. Mustafa Sarı, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi'nde öğretim üyesidir ve bilim dünyasında önemli bir yere sahiptir. Uzun yıllar boyunca Van Gölü’nün endemik türü olan inci kefalini koruma çalışmalarına öncülük etti. Geliştirdiği sosyal katılımcılık modeli doğa koruma perspektifine yeni bir boyut kazandırdı. Özellikle yaz başlarında inci kefallerinin üreme bölgelerine göçlerini gözlemlemek, onun bu alandaki başarısını açıkça göstermektedir.
Prof. Dr. Sarı, Bandırma'ya atandıktan sonra Marmara Denizi'ndeki balıkçılığın sürdürülebilirliği üzerine yoğun çalışmalar yapmaya başladı. Müsilaj sorununa dikkat çeken ilk bilim insanlarından biri olarak öne çıktı. Müsilajı sadece tespit edip yetkililere bildirmekle kalmadı, deniz suyunu filtreleme özelliğine sahip midye türleri ile ilgili projeler başlattı. Özellikle 'Marmara’nın Umudu Pina' projesi, Akdeniz’de kaybolan Pina türlerini korumaya yönelik önemli bir adımdır. Ancak, denizin altını kaplamaya başlayan müsilaj, bu türlerin geleceğini tehdit etmektedir.
2021 yılında Marmara Denizi'ndeki müsilaj krizi sırasında yürüttüğü dalışlarla durumu gözlemleyip yetkilileri uyararak krizin büyümesini engellemeye çalıştı. Bu çabası esnasında Nilüfer Çayı'nın müsilaj oluşumundaki rolünü de gündeme taşıdı. Hazırladığı raporlarla toplumun dikkatini bu önemli soruna çekti.
Son günlerde, Müslümanlar daire, çevrecilik ve iklim değişikliği bakanlığı hızla harekete geçti. Bozbey, Mudanya’dan tekneyle açılarak durumu yerinde gözlemledi. Müsilajın deniz yüzeyine çıkması, halkın dikkatini bu soruna çekti. Ancak, Prof. Dr. Sarı, yüzeyde görülen müsilajın toplam müsilajın sadece binde biri olduğunu vurguladı. Asıl tehdit, deniz tabanındaki müsilaj birikintileriyle birlikte derinlerde yatan ekosistem üzerindendir.
Sarı, lacivert deniz hayati için bu tehditlerin hızla bertaraf edilmesi gerektiğini ifade ediyor. Çünkü geçmişteki müsilaj sorunlarında en çok etkilenen türler arasında mercanlar, midyeler ve diğer deniz canlıları bulunmaktadır. Bu türlerin Beslenme ve nefes alma sorunları yaşamaları, biyoçeşitliliği olumsuz etkilemektedir. Ayrıca, deniz dibi ekosisteminin zarar görmesi, balıkçılık sektörünün de büyük kayıplar yaşamasına neden olmuştur.
Türkiye’nin Marmara Denizi olması nedeniyle, yerel ve merkezi yöneticilerin bir araya gelerek etkin işbirliğinde bulunmasını savunan Mustafa Sarı, bu sorunun üstesinden gelinmedikçe diğer yörelerde benzer sorunların da yaşanabileceğini belirtiyor.
Gelecekte Van Gölu’ndeki inci kefalinin korunmasında attığı adımların yanı sıra, Marmara Denizi için de destek verilmesi gerektiğine vurgu yapıyor. Eğer bu konuda gerekli önlemler alınmazsa, Marmara Denizi'nin geleceği karanlık bir tablo çizebilir.
Bütün bu gelişmeler ışığında, Prof. Dr. Sarı'nın mücadelesi, bilinçli bir toplumsal duyarlılık ile desteklendiği takdirde karşılaşılan sorunların üstesinden geleceğimizin bir göstergesi olacaktır.