Son dönemde yapılan bir araştırma, gıda ambalajlarının insan sağlığı üzerindeki etkilerini gözler önüne serdi. Etlerin etrafına sarılan plastik streç filmlerden, restoranlarda sipariş ettiğimiz yiyeceklerin sunulduğu kaplara kadar, gıda ambalajları hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiş durumda.

İsviçre merkezli bir araştırma grubu, insanlardan alınan kan, saç ve anne sütü örnekleri üzerinde yaptığı çalışmada, gıda ambalajlarından vücudumuza geçen 14,000 civarındaki kimyasalın yaklaşık dörtte birinin, yani 3,601 farklı maddenin insan vücudunda da bulunduğunu tespit etti.

Bu maddeler arasında çeşitli metaller, uçucu organik bileşikler ve insan sağlığını ciddi şekilde tehdit eden PFAS (perfloroalkil ve polifloroalkil maddeler), ftalatlar gibi kimyasallar yer alıyor. Bu maddelerin, endokrin sistemimizi bozup kansere ve diğer ciddi hastalıklara yol açtığı biliniyor.

Bilim insanları, gıda ambalajlarındaki kimyasalların yiyeceklerle sızdığı gerçeğini yıllardır biliyor. Ancak, bu sızmanın miktarı ve kullanılan malzemeye bağlı olarak değişiklik gösteriyor. Özellikle yüksek sıcaklıklardan etkilenen kimyasallar, yiyeceklerimize daha hızlı geçiyor. Uzmanlar, mikrodalgada plastik kap kullanmamamız konusunda uyarıyor.

Yüksek yağ ve asit içeren gıdaların ambalajlarından kimyasal geçiş olasılığı da oldukça yüksek. Ayrıca, kaplar ne kadar dolu olursa içerdeki gıda ile temas artıyor ve bu da kimyasal geçişini artırıyor.

Biyoloji uzmanı Prof. Dr. Thomas Zoeller, araştırmanın sonuçlarının zihin açıcı olduğunu belirterek, 'Yiyeceklerimize kimyasalların nasıl geçtiğini pek düşünmüyoruz ama bu durum insan sağlığına olumsuz etkilerde bulunma ihtimali taşıyor' dedi.

Araştırmaya katılan bilim insanları, geri dönüştürülmüş kağıtlar ve kartonların da önemli bir kirletici kaynak olduğunu vurguladı. Bu malzemelerin gıda ile teması, zararlı mürekkeplerin gıdaya geçmesine yol açarak riskleri artırıyor.

Kimyasal üreticileri ise, kullanılan maddelerin güvenliğini sağlamak adına kapsamlı bilimsel analizler yapıldığını iddia ediyor. Ancak uzmanlar, bu maddelerin her birinin benzersiz kullanım alanları ve profilleri olduğunu belirterek, bu durumun genel değerlendirmelerle göz ardı edilmemesi gerektiğine dikkat çekiyor.