Bilim

Bilim Dünyasında Alarm Zilleri: Altıncı Kitlesel Yok Oluşun Eşiğinde Miyiz?

2025-09-10

Yazar: Ahmet

Biyolojik Çeşitlilik Krizi

Son yıllarda insan faaliyetleri yüzünden 100'den fazla biyolojik tür tamamen yok oldu ve daha fazlası ise neslinin tükenmesi tehlikesiyle karşı karşıya. Bu durum, bazı bilim insanlarını, 66 milyon yıl önce dinozorları yeryüzünden silen felakete benzer bir ‘altıncı kitlesel yok oluş’ döneminin başladığına inanmaya sevk ediyor. Ancak bu kez etkili olan doğal bir olay değil, insanın kendisi.

Yeni Araştırma: Kaybın Derecesi Nedir?

PLOS Biology dergisinde yayımlanan yeni bir çalışmaya göre, biyolojik çeşitlilikteki azalmanın kitlesel yok oluş seviyesine ulaşmadığı belirtiliyor. Araştırma, özellikle son zamanlarda tükenen bitki ve hayvan türlerinin sayısına odaklanıyor ve birçok türün adalarda sınırlı yaşadığına dikkat çekiyor.

Koruma Çabaları Önemli Rol Oynuyor

Araştırmanın yazarı John Wiens, "Önemli olan şu: Her bir soy tükenmesi bir trajedi. Bunların hiçbiri yaşanmamalı ve gelecekte de yaşanmamalı," diyor. Özellikle kuş ve memeli türlerini koruma çabalarının, yok olma oranlarını azalttığı da vurgulanıyor.

Hangi Türler Yok Oluyor?

Araştırmada 163.022 bitki ve hayvan türü incelendi ve 1500 yılından bu yana tükenen cinsler üzerinde duruldu. Son 500 yıl içinde 90 hayvan ve 12 bitki türü toplamda 102 cinsin soyunun tükendiği ortaya kondu. Bu cinsler arasında dodo kuşu, deniz ineği ve dev kaplumbağa gibi türler de yer alıyor.

İlk Kez Görülen Bir Tendans

Analize göre, cinslerin soyunun tükenme tehlikesinin azalmaya başladığı belirlenmiş. En yüksek azalmaların 1870, 1890 ve 1900'lü yıllarda meydana geldiği ifade ediliyor.

Çelişkili Sonuçlar

2023'te yapılan bir başka akademik araştırma, türlerin hızla tükenmekte olduğunu ve 'altıncı kitlesel yok oluş' sürecine girdiğimizi öne sürüyor. Ancak Wiens, "2023'teki çalışma sadece 5.400 omurgalı hayvan cinsi üzerine yapılmış ve balıklar, böcekler ile bitki türlerini kapsamamıştır," diyerek mevcut durumu sorguluyor.

Sonuç Olarak

Biyolojik çeşitlilikte yaşanan düşüş, hem doğayı hem de insanlığı tehdit ediyor. Bu durum, insan faaliyetlerinin yarattığı tahribatı gözler önüne sererken, koruma çabalarının önemini de bir kez daha vurguluyor. Gelecek nesiller için neyin tehlike altında olduğunu anlamak artık elzem.