Sağlık

60 bin kişinin verileri incelendi: Hayatımızın ilk 1000 gününde şeker tükettikçe gelecekteki hastalık riskimiz artıyor! İşte uzmanların önerileri…

2024-11-13

Yazar: Fatma

Science dergisinde yayımlanan yeni bir araştırma, hamilelikten itibaren başlayan erken dönemin, gelecekteki sağlık durumumuzu belirlemede kritik bir dönem olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmalar, koruyucu etmenin en etkili olduğu dönemin, çocuğun anne karnında geliştiği zaman dilimi olduğunu vurguluyor. Bu süreçte maruz kalınan şeker miktarı, gelecekteki sağlık risklerini önemli ölçüde etkileyebilir.

Savaş sonrası şeker kısıtlamasının kaldırıldığı 1953 yılına ait verilerin incelendiği bu önemli çalışmada, 1951-1956 yılları arasında hamile kalan 60.000 yetişkinin sağlık durumu araştırıldı. Kısıtlamaya maruz kalan bireylerin, tip 2 diyabet riskinin yüzde 35, hipertansiyon riskinin ise yüzde 20 daha düşük olduğu gözlemlendi. Eylül 1953'te uygulanan şeker kısıtlaması sona erdiğinde, yetişkinlerin günlük şeker tüketimi 41 gramdan 80 grama yükseldi.

GÜNDE 30 GRAMDAN FAZLA TÜKETMEMEK

Ulusal Sağlık Sistemi (NHS), şekerleme, kek, bisküvi, çikolata ve bazı gazlı içecekler ile meyve suyundaki serbest şekerlerin her gün 30 gramdan fazla tüketilmemesini öneriyor. Araştırmanın ekibine göre, çocuklar, anne karnında veya emzirme döneminde annelerinin beslenmesi yoluyla aşırı şekere maruz kalabiliyor.

Dört yaşının altındaki çocuklar için belirlenmiş bir kılavuz sınırı yok ancak yapılan önceki bir çalışma, İngiltere'deki ortalama bir çocuğun her gün altı çay kaşığından (26,6 g) fazla serbest şeker tükettiğini ortaya koydu.

Güney Kaliforniya Üniversitesi'nden Dr. Tadeja Gracner liderliğindeki bilim insanları, rahimde ve yaşamın erken dönemlerinde şeker alımının sınırlandırılmasının tip 2 diyabet ile hipertansiyona karşı koruyucu etkileri olabileceğini belirtti. Hamilelik, emzirme ve katı gıdalara geçiş dönemlerinde ek şeker alımının optimal seviyeleri hakkında daha fazla araştırma yapılması gerektiğinin altı çizildi.

‘HAMİLE ANNELER ÜZERİNDE EKSTRA BASKI YARATIYOR’

19 haftalık hamile olan editör Lucy Mapstone, bu çalışmanın hamileler üzerindeki baskıyı artırdığını belirtti. Hayatının bu kadar büyük bir bölümünün hızlıca kısıtlanmasının zorluğunu vurgulayan Mapstone, "Aşırı şekerden kaçınmaya çalışsam da, doktorumun tavsiyesi doğrultusunda yiyecek tüketmeye devam ettim. Fakat, kendimi baskı altında hissettim," şeklinde ifadelerde bulundu.

DİĞER OLASI FAKTÖRLER GÖZ ARDI EDİLİYOR OLABİLİR

Oxford Üniversitesi’nden Profesör Amanda Adler, araştırmanın diğer olası faktörleri göz ardı ettiğini savundu. "Araştırmanın sonuçları, şeker kısıtlaması sırasında hamile kalan kişilerin, kısıtlama sona erdikten sonra hamile kalanlara göre daha düşük hastalık oranlarına sahip olduğunu gösteriyor. Ancak, Diyabet riski daha düşük olan çocukların gerçekten rahimde ya da doğumdan sonra şekerle maruz kalmadığını kesin olarak bilemeyiz," diyerek ekledi.

Gelecekte çocukların sağlığı üzerinde beslenmenin etkileri konusunda gereken bilinçlendirme sağlandığında, bu tip çalışmaların daha fazla önem kazanacağı öngörülmekte. Sağlıklı beslenme alışkanlıklarının aşılanması, geleceğin sağlıklı nesillerinin yetişmesinde kritik bir rol oynayacaktır. Sağlıklı bir yaşam için, şeker alımını uygun seviyelerde tutmanın önemi asla göz ardı edilmemelidir.