Türk bilim dünyasına önemli bir katkıda bulunan AÜ Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Umut Toprak ve ekibinin araştırması, dünyanın prestijli bilim dergisi "Proceedings of the National Academy of Sciences"ta (PNAS) yayımlandı.

Çalışmalarında karaciğer yağılanması, obezite ve diyabet gibi sağlık problemlerine dikkat çeken Toprak, patates böcekleri üzerinde yürüttükleri araştırmanın temel gen susturma teknolojisi için uygun olduğunu belirtti. Prof. Dr. Toprak, patates böceklerinin kış uykusuna yatmaları nedeniyle 6 ay boyunca yiyecek tüketmeden ve içmeden toprak altında geçirdiğini açıkladı. Bu süreçte böceklerin daha önce depoladıkları yağların önemli bir enerji kaynağı olduğuna dikkat çekti.

"PATATES BÖCEKLERİ 6 AY YEMEDEN KİŞİ TOPRAK ALTINDA GEÇİRİYOR!"

Prof. Dr. Toprak, patates böceklerinin kış uykusu sırasında, çevresel faktörlere dayanarak yaşamlarını sürdürdüklerini söyledi ve bu araştırmanın insanlarda yağ yakımı konusunda hangi noktada başarısız olunduğuna dair önemli ipuçları sunduğunu belirtti.

Ayrıca çalışmada, patates böceklerinin besinlerdeki yağların yanı sıra, şeker kaynaklarından da yağ biriktirdikleri ortaya kondu. Toprak, bu canlıların patates bitkisinin yapraklarından yoğun miktarda şeker alarak bunları lipit üretimi için kullandıklarını vurguladı. Dolayısıyla bu bulgu, insanların da besinlerin şeker içeriğini dikkate alarak yağlanma süreçlerinin kontrol edilmesi gerektiği anlamına geliyor.

Kış mevsiminde çok sayıda insanın yağ oranlarındaki artışla kilo problemi yaşadığına dair bilgiler veren Prof. Dr. Toprak, hayatta kalmak için bu yağlanmanın gerekliliğine dikkat çekti. Patates böceklerinin sonbaharda aşırı miktarda yağ depoladıklarını ve bu yağ biriktirme mekanizmalarının insanların beslenme alışkanlıkları üzerinde derin etkiler yaratabileceğine işaret etti.

Özellikle, obezitenin ve karaciğer yağılanmasının biyokimyasal arka planını anlamak için yapılan bu araştırma, sağlık alanında yeni tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine yönelik umut vaat ediyor. Unutulmamalıdır ki, bu tür çalışmalardan elde edilen veriler, gelecekte insanların beslenme stratejileri üzerinde önemli değişiklikler yaratabilir ve obezite sorunu ile başa çıkmaya yönelik yenilikçi yaklaşımlar sunabilir.