Bilim

Yapay Zeka, Geleceğimiz İçin Tehdit Mi Yoksa Fırsat Mı?

2024-09-21

Matematikçi John von Neumann, 1945 yılında tasarladığı bilgisayar mimarisinin bir gün insan türü için tehdit olabileceğini öngörmüş olabilir mi? Von Neumann mimarisi, bir merkezi işlemci ve bellek birimi ile giriş/çıkış bileşenlerinden oluşuyordu. Bu tasarım, yüksek hesaplama hızları ve veri depolama kapasitesine olanak tanırken, enerji verimliliği konusunda ciddi sorunlar yaratıyordu.

Günümüzde birçok süper bilgisayar, insan beyninden çok daha hızlı ve daha fazla veri işleme kapasitesine sahip. Ancak, enerji verimliliği söz konusu olduğunda insan beyni hala rakipsiz. Örneğin, dünyanın ilk süper bilgisayarı olan “Fujitsu K” bir milyondan fazla entegre masaüstü bilgisayarın performansına eşitken, yıllık çalışma maliyetinin 10 milyon ABD doları olduğu bildiriliyor. Bu süper bilgisayar, gezegendeki 7 milyar insanın 17 gün ve 24 saat boyunca yaptıkları hesaplamaları bir saniyede yapabiliyor. Oysa insan beyni bu hesaplamalar için sadece birkaç watt enerji harcıyor.

Makine düşüncesi, insan gibi düşünebilen makinelerin varlığı uzun yıllardır tartışılıyor. 1950'li yıllarda Alan Turing, makinelerin insan zekasına yaklaşabileceği ve insan gibi davranış geliştirebileceğine dair öngörülerde bulunmuştu. Yapay zeka (Artificial Intelligence-AI) terimi ise ilk kez Amerikalı bilgisayar bilimci John McCarthy tarafından 1956 yılında Dartmouth Koleji'nde gerçekleştirilen bir toplantıda ortaya atıldı ve bu toplantı insanlık tarihinde devrimsel bir dönüm noktasını temsil etti.

Dijital devrim, yaşam, çalışma ve iletişim biçimimizi köklü bir şekilde değiştirdi ve artık bunun olmadığı bir dünya hayal etmek zor. Sağlık, ulaşım ve veri analizi gibi alanlarda yapay zekanın etkisi çok büyük ve gelecekte daha da artacağı aşikar.

Yapay zeka, insan beyninin düşünme ve öğrenme süreçlerini taklit eden bir simülasyon. Ancak insanın sahip olduğu duygusal zeka ve bilinç, süper bilgisayarlarla henüz elde edilebilmiş değil. Yapay zeka ile yolculuğumuz henüz başlangıç aşamasında ve bu süreçte atacağımız adımlar, onun hayatımıza katacaklarıyla şekillenecek.

Geleneksel algoritmalar verileri alır ve belirli adımlarla yanıt üretirken, yapay zekaya sahip makineler büyük miktarda veriyi analiz edebilir, insan sezgisine dayalı çözümler üretebilirler. Geoffrey Hinton, yapay sinir ağları konusunda öncü bir bilim insanı olarak, yapay zekanın insan zihninden daha iyi öğrenebileceği öngörüsünde bulunuyor.

Hinton, mevcut yapay zeka sistemlerinin bir bilinç düzeyine ulaşmadığını, ancak zamanla kendi algoritmalarını geliştirerek daha zeki hale gelebileceğini savunuyor. Belki de insani duygulara ihtiyaç duymadan, evrimsel bir süreçle en zeki ikinci tür olarak gezegendeki yerimizi alacağız.

Bu bağlamda, yapay zeka sahip olduğu öğrenme becerileriyle bazıları için endişe kaynağı olabilir. Ancak, yapay zekanın geleceği hem büyük fırsatlar hem de tehditler taşımakta. Gelecek, yapay zekanın insan hayatındaki rolü ve etkileşimleriyle şekillenecek.