Volkswagen (VW) CEO'su Oliver Blume, şirketin karşılaştığı zorlu şartlarla birlikte tarihi bir müzakere sürecine giriyor. Son yıllarda, özellikle Çinli üreticilerin Avrupa pazarına girmesi ve pek çok otomobil üreticisinin satışlarının azalması sebebiyle Almanya'daki maliyetler astronomik seviyelere ulaştı. Bu durum, elektrikli otomobil pazarında özellikle yerli markaların hakim olduğu Asya'da da VW'nin ivme kaybetmesine neden oldu.

Yapı gereği, müzakerelerin zor geçmesi bekleniyor. VW'nin denetim kurulunda işçi temsilcileri önemli bir paya sahipken, şirketin %20 hissesine sahip olan Aşağı Saksonya eyaletinin yönetimi, genellikle sendikaların yanında yer almakta. İşçi sendikaları, çalışanların haklarını koruma konusunda oldukça kararlı bir tutum sergilemekte.

Volkswagen, yaklaşık 10 milyar euro tasarruf sağlamak amacıyla Almanya’daki bazı fabrikalarını kapatmayı düşünmekte. Bu, 87 yıllık tarihinde ilk kez gerçekleşecek bir durum. Şirket, Almanya’daki yaklaşık 300 bin kişiye istihdam sağlamaktadır.

Diğer büyük otomobil tedarikçileri olan Bosch ve Continental, hem marjlar hem de talep düşüklüğü nedeniyle on binlerce kişiyi işten çıkarmaya yöneldi. Ancak, 1994 yılında imzalanan bir iş güvencesi anlaşması sayesinde Volkswagen bu yola başvuramadı.

Blume, iki yıl önce göreve başladıktan sonra maliyet azaltma önlemleri almakta kararlıydı. 2026 yılına kadar personel giderlerini beşte bir oranında azaltmayı planlıyordu. Ancak, 3 milyar euro tasarruf hedefine ulaşamaması onun daha radikal adımlar atma kararını etkilemiş durumda. Blume, Almanya’daki fabrikaların kapatılmasını değerlendirme kararı alarak, 30 yıllık iş güvencesi garantisini iptal etmeyi düşündüğünü açıkladı.

Bu süreç, VW ve sendika arasındaki müzakerelerin önümüzdeki dönemde daha da karmaşık hale geleceğini gösteriyor. Peki, bu durum çalışanları ve şirketin geleceğini nasıl etkileyecek? Sendikalar ve işçi temsilcileri bu müzakerede ne gibi stratejiler geliştirecek? Tüm bu soruların cevabını önümüzdeki günlerde göreceğiz.