Uzayda 'mahsur kalan' astronotların bir günü nasıl geçiyor?
2024-09-16
Yazar: Ayşe
NASA, Haziran ayında Uluslararası Uzay İstasyonu'nda (ISS) sekiz gün geçirmek üzere Dünya'dan iki Amerikalı astronot yolladı. Ancak Boeing Starliner uzay aracının güvenlik endişeleri nedeniyle Suni Williams ve Butch Wilmore'ın dönüşü 2025 yılına ertelendi.
Astronotlar, şu an sekiz kişiyle birlikte altı yatak odalı bir alanda yaşıyorlar. Uzayda uzun süre kalmanın zorlukları arasında iletişim ise kritik bir rol oynuyor. Astronotların aileleriyle iletişim halinde kalabilmeleri için her bölmede dizüstü bilgisayarlar var. Ayrıca kişisel eşyalarını saklayabilecekleri bir köşe de mevcut.
Astronotlar, tuvalet ihtiyacını karşılamak için emme sistemine sahip küçük bir bölmeyi kullanıyorlar. Normal koşullarda ter ve idrar sıvıları uzayda içme suyuna dönüştürülürken, ISS'de yaşanan bir arıza nedeniyle bu sıvılar şu anda depolanıyor.
Hadfield, uzayda herhangi bir boş zaman bulduğunda, pencereyi açıp dışarıdaki manzarayı izleyerek ya da müzik besteleri yaparak vakit geçirdiğini ifade ediyor: "15 saatin, hayatımda yaşadığım herhangi bir 15 saat kadar heyecan verici ve uhrevi olduğunu söyleyebilirim."
Uzayda geçen her an, astronotlara benzersiz deneyimler sunuyor. Örneğin, ilk İngiliz astronot Helen Sharman, uzayda yalnızca tek bir koku olduğunu ve bu kokunun dünyada temiz hava gibi farklı sıradan kokulardan çok daha farklı olduğunu açıklıyor. "Uzayda sadece bir koku var ve buna çabucak alışıyoruz,” diyor Sharman.
Yer çekimi eksikliği nedeniyle astronotlar, üzerlerinde ter birikintisi hissediyorlar. Nicole Stott, "Dünya'dakinden çok daha fazla terliydim, çünkü suyu anında kullanamıyordum," diyor. Astronotların kıyafetleri o kadar kirleniyor ki, sonunda onları bir kargo aracına atıp atmosferde yakıyorlar.
Stott, günlük kıyafetlerinin genellikle temiz kaldığını ekliyor: "Uzayda olduğunuzda, evrendeki yerinizi bulmak insana farklı bir perspektif kazandırıyor."
Akşam yemekleri, çoğunlukla paketlenmiş gıda biçiminde servis ediliyor ve farklı ülkelerden gelen yiyeceklerin çeşitli bölmeleri bulunuyor. Stott, uzaydaki yemeklerin kamp yemeklerine ya da askeri erzaklara benzediğini, fakat daha sağlıklı olabileceğini ifade ediyor. En sevdiği yemeklerin Japon köri ve Rus gevreği olduğunu belirtiyor.
Astronotların aileleri, sevdiklerine destek olmak için yiyecek paketleri gönderiyor. Stott, "Kocam ve oğlum, çikolatalı zencefil gibi tatlılar gönderiyorlar," diyor. Ayrıca uzaydaki yaşam, yalnızca fiziksel değil, duygusal olarak da birçok zorluğu birlikte getiriyor. İçinde bulundukları durum, onları daha dayanıklı ve güçlü kılıyor.