The Economist'in haberine göre, Suriye'de etkinliğini artıran Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) yetkilisi, Türkiye'nin Suriye'nin yeni ordusunu eğitmek ve donatmak istediğini, ancak başka bir Orta Doğu ülkesinin daha cazip bir teklif sunduğunu ifade etti.

Suriye'deki durumu analiz eden gazete, Beşar Esad rejiminin çöküşü sonrası Türkiye'nin bölgedeki hamlelerinin önemine dikkat çekti. Türkiye, Suriye'deki mülteci sorununu çözmek adına 3 milyondan fazla Suriyeliye ev sahipliği yapıyor ve Suriye’nin güvenli bir hale gelmesini istediği biliniyor.

HTŞ’nin üst düzey bir yetkilisi, Türkiye’nin destekledikleri Suriye Millî Ordusu'nu (SMO) eğitme ve donatma konusundaki istekliliğinin altını çizerken, “Türkiye’nin desteği olmadan silahlı grupların tek çatı altında toplanması neredeyse imkânsız” yorumunu yaptı. Uluslararası Kriz Grubu’ndan Dareen Khalifa, Türkiye’nin SMO’yu finanse etmeyi bırakıp, yeni orduya doğrudan mali destek sağlamayı düşünebileceğini kaydetti.

Ancak, Türkiye'nin pozisyonunun komşular arasında çekişmelere yol açtığı belirtiliyor. Suudi Arabistan, Türkiye’nin Sünni dünya üzerinde liderlik rolü oynamasından endişe ederken, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır da Türkiye’nin desteklediği İslamcı gruplar konusunda rahatsızlık duyuyor. Türkiye’nin Suriye üzerindeki etkisinin artması, bu ülkeleri, İran’ın etkisinden sıyrılmak için alternatif arayışlarına yöneltiyor.

HTŞ yetkilisi, Türkiye'nin sağladığı desteğe minnettar olduklarını ancak kendilerini tek bir kamp altında görmediklerini belirtti. Bu durum, Türkiye'nin Suriye'deki stratejilerinin karmaşık bir denge gerektirdiğini ortaya koyuyor.

Suriye’deki iç savaşın son bulması ve istikrarın sağlanması için uluslararası toplumun koordineli bir şekilde çalışması gerektiği giderek daha fazla vurgulanıyor. Türkiye'nin bu süreçteki rolü, hem kendi güvenlik endişelerini gidermek hem de bölgedeki güç dinamiklerini dengelemek açısından kritik önem taşıyor.

Sonuç olarak, Türkiye’nin Suriye ordusunu eğitme girişimleri uluslararası arenada farklı tepkilere yol açarken, diğer Orta Doğu ülkelerinin de bu stratejiyi değerlendirip yeni ittifaklar arayışı içinde olacağı anlaşılıyor. Gelecek günlerde bu değerlendirmelerin nasıl şekilleneceği merakla bekleniyor.