Dünya

Tarihin Kıvrımındaki Anlar: 1939'un Unutulmaz Yazı

2025-09-07

Yazar: Yusuf

Tarihe Tanıklık Eden Salonlar

13 Ağustos 1939, Cumartesi günü, Roma'nın tarihi Palazzo Venezia'sında gerçekleşen bir toplantıda, Cortellazo Kontu ve İtalya Dışişleri Bakanı Galeazzo Ciano, üzerinde kara çizen bir not bırakmak üzereydiler. Bu not, Hitler'in kararlılığıyla savaşın kaçınılmaz olduğunu vurguluyordu. Mussolini ve diğerleri, bu uyarıyı dikkate alması gereken bir mesaj olarak görüyorlardı; ama gerçeklik, kısa süre sonra daha da karmaşık hale gelecekti.

Almanya'da Yaz Tatili ve Gizli Korkular

Aynı yıl, sıcak bir Ağustos gününde, Almanya'daki halk göletler ve havuzlarda serinlemeye çalışıyordu. Herkes, ülkenin gizlice bir savaşa hazırlandığını biliyordu; fakat bunun olabileceğine inanamıyorlardı. On binlerce Alman, İtalya'da tatildeyken hayatlarından o kadar memnunlardı ki, yanlarında getirdikleri hatıra defterlerine 'Burada yaşamak isteriz' notunu düşüyorlardı. Ancak birkaç hafta içinde, büyük savaşın kapıları çalmaya başlayacaktı.

Sıcak Bir Gün, Hüzünlü Bir Gelecek

24 Ağustos 1939'da, ünlü yazar Thomas Mann ve eşi Londra’ya geldiler. Güzel havanın tadını çıkarmak için parklara yürüyüşe çıktılar. Piknik yapan aileler ve koşturan çocuklar etraflarını sardı; fakat Mann’ın aklındaki tek şey "Alman-Sovyet Saldırmazlık Paktı"ydı. İçinde savaşa dair bir korku besliyordu ama eşi Katia buna katılmıyordu. O sırada, kimse Londra'nın sokaklarının gaz maskeleriyle dolacağı 14 günün ileride olduğunu bilmiyordu.

Sakı Dialoglar ve Savaşın Gölgesi

O günlerde, savaşa giden yolda hileli anlaşmalar ve diplomatik oyunlar yavaşça sarmalanmaya başladı. Barış vaatleri, büyük gösterilere dönüşürken, herkes bir sonraki adımı merak ediyordu. Olayların akışında çok geçmeden savaşa girileceği gerçeği herkesin kafasında yankı bulmaya başladı.

Unutulmaz Bir Başlangıç: 1939 Yazı

Kütüphanemde '1913 Fırtınadan Önce' ve '1939 Yazı' kitaplarını karıştırırken bu anları yeniden yaşadım. O günlerin anısının tazelenmesi gerektiğine inanıyorum. 1939 Yazı'nda, turizm sektörü Fransa'da bir araya toplanmış ve geleceğin planlarını yapmaya başlamıştı. Bir sonraki yıl büyük bir turizm kongresi ile sektördeki heyecanı artırmayı hedefliyorlardı. Paylaştıkları slogan ise oldukça dikkat çekiciydi: 'La joie de vivre' yani 'Yaşam sevinci'. Bu, o dönem için bir umut ışığıydı.