Ülke

Suriye'de Kolektif Belleğin Yıkılışı: Alevicilik Kandırmacası!

2024-12-19

Yazar: Fatma

Hafıza İnşa Etmek

Son zamanlarda gazetelerde güncel yazılar yazmayı bırakma kararı almıştım. Ancak, Türkiye’de geçmiş öylesine hızlı bir şekilde siliniyor ve karartılıyor ki, bu duruma kayıtsız kalmayı kendime bir sorumluluk olarak hissettim.

Bugün geçmişin yalanları üzerinden yeniden bir fetih çabası sürdürülüyor. İnsanların hafızası yeniden inşa ediliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi; ‘Bizim zamanımızda bardak yoktu, buzdolabı yoktu’ gibi ifadelerle tarihle alay ediliyor. Ancak bu alay konusu olan durumun yanı sıra, daha ciddi meseleler de var.

Üniversitelerde sosyal bilimler fakülteleri, hafıza çalışmalarını yalnızca etnik kimlik üzerinden değerlendirmekte ve geçmişin gerçeğini saptırarak ulus birliğini parçalıyorlar. Bu bağlamda, etnik kültürü beslemeyen bilgilerin göz ardı edilmesi ciddi bir tehlike yaratıyor.

Geleceği ustaca şekillendirme çalışmalarında, neoliberal ideolojik rüzgârlara karşı durmak gerektiği aşikâr. Suriyeli Mişel Eflak’ı tanıyor musunuz?

İktidar medyasının büyük bir bölümü Suriye gelişmelerini Esad’ın etnik Nusayri/Alevi kimliği üzerinden analiz ediyor. Sıkça dile getirilen, ‘Sünni çoğunluğu olan Suriye’de azınlık Nusayrilik ülkeyi yönetiyor’ tespiti yanlıştır ve tarihin yeniden kurgulanma çabası olarak görülmelidir.

Bu süreçte Mişel Eflak’ın önemi büyük. Arap milliyetçiliğinin ve sosyalizmin fikir babalarından biri olan Eflak, 1947’de kurulan Baas Partisi’nin kurucu lideridir. Ancak, Eflak bir Hristiyan’dır. Baas hareketinin temel hedefi din ve mezhep kimliklerinin ötesinde, tüm Arapları tek bir ulus altında birleştirmek olmuştur. Yani bu, din üzerinden değil, toplumsal bir birliktelik hedefi doğrultusunda şekillenmiştir.

Partinin sloganı ‘Birlik, Özgürlük, Sosyalizm’ idi. Sonuç olarak, bu amaca ulaşmak için yürütülen mücadele, anti-emperyalist ve laik anlayışla şekillenmiştir. Ancak günümüzde geçmişe yönelik bu hafıza inşası, aksine Arap toplumunun kolektif umudunu zayıflatmış ve bölünmelere yol açmıştır.

Baas hareketinin karşısında, emperyalist güçlerin de bulunması dikkat çekicidir. 2003’te Irak’ı işgal eden Amerikan askerleri, Saddam’ın döneminden kalan Mişel Eflak’a ait anıt mezarı tahrip ederek askeri kışla olarak kullanmışlardır. Irak’ta etnik temelli yeni bir hafıza oluşturulmuş, ülke parçalanmıştır. Bugün Suriye’de aynı yöntemlerle benzer bir hafıza yaratma çabaları sürdürülmektedir.

Özellikle, Ortadoğu'daki Frenk istilası ve bundan sonra Arap dünyasındaki siyasi değişimlerin etkisi unutulmamalıdır. 11. yüzyıldaki Haçlı Seferleri, Arap tarihçileri tarafından Frenk Savaşı olarak tanımlanır. Bu dönemde Selçukluların etkisi altında olan Suriye, büyük bir krize sürüklenmiş ve iç savaşlar başlamıştır.

Özetle, geçmiş ile bugünkü hatalar arasında büyük bir benzerlik söz konusudur. Dini dogmalarla hareket eden bireylerin, akılcı bir düşünce ile hareket etmemesi, bu tür kolektif baskıların artışına zemin hazırlamaktadır.

Arap dünyasının bu karmaşık dönemi, şimdi yeniden yorumlanmakta ve hafızalar tekrar inşa edilmeye çalışılmaktadır. Bu süreçte dikkatle izlemek ve ders çıkarmak, geleceğin toplumlarını inşa ederken büyük bir önem taşımaktadır.