İstanbul Ümraniye'de, 23 Eylül 2024 tarihinde polis memuru Şeyda Yılmaz'ı vurarak öldüren sanık Yunus Emre Geçti, "kasten öldürme" suçundan müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Bu olay, Türkiye'nin güvenlik güçlerine yönelik artan saldırılarını bir kez daha gözler önüne serdi.

Davanın karar duruşması Anadolu 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapıldı. Sanık Yunus Emre Geçti, duruşmaya tutuklu olarak katıldı. İlk celsede savunma yapan Geçti, olayın kasıtlı olmadığını belirtti. İfade sırasında, "Şeyda ablamı çok iyi tanırım, kendisine zarar verecek biri değilim" dedi. Olayın detaylarını hatırlamadığını ifade eden Geçti, uyuşturucu etkisi altında olduğunu ve pişmanlık duyduğunu belirtti.

Geçti'nin avukatının olmaması nedeniyle kendi savunmasını yapması dikkat çekti. Sanık, o an hiçbir şeyi hatırlamadığını, hatta kendisinin de zarar gördüğünü savundu. Uyuşturucu bağımlılığı nedeniyle olayın akışını yalan olduğunu, pişmanlık içinde olduğunu yineledi.

Olayın tanığı F.Ö. ise sanığın olay sırasında "hasımlarından kaçıyorum" dediğini ve elindeki tabancayı görünce onu dükkâna götürdüğünü anlattı. F.Ö., polise teslim etmek isteyince Geçti’nin kaçtığını belirtti.

Şeyda Yılmaz'ın eşi Semih Yılmaz, eşinin çocuklarının gözünde bir kahraman olduğunu ifade etti ve "Devletin bir vatansever hizmetkârını kaybettiğini" vurguladı.

Hakim, Yunus Emre Geçti’ye kasten öldürme suçundan müebbet hapis cezası verirken, diğer polis memuruna yönelik yaralama suçundan da 20 yıl hapis cezası verdi. Ayrıca, Geçti hakkında, annesine karşı işlediği eylemden dolayı 3 yıl hapis ve polis memuruna karşı mukavemet suçundan 3 yıl 9 ay ceza verildi.

Bu dava, Türkiye'deki güvenlik güçlerine yönelik saldırıların önlenmesi ve yasal yaptırımların güçlendirilmesi adına bir dönüm noktası olabilir. Şeyda Yılmaz'ın ailesinin yaşadığı büyük acı ve kayıpların, toplumda nasıl yankı bulacağı merak konusu.