Türkiye Giyim Sektörü Kırılma Noktasında!

Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Toygar Narbay, Türkiye'nin hazır giyim sektörünün büyük bir krizle karşı karşıya olduğunu ve bu yılın sonunda 100 bin istihdam kaybı beklendiğini açıkladı. Narbay, sektörün 2014’te 545 milyar dolarlık ticaret hacmi olduğunu vurgulayarak, 2022 ve 2024 yıllarında negatif ayrıştığını belirtti.

Maliyet Artışları ve Rekabet Gücü Kaybı!

Narbay, sektörün karşılaştığı maliyet artışları ve rekabet gücü kaybı nedeniyle satış fiyatlarının artırıldığını ve zorunlu olarak istihdamın düşürüldüğünü ifade etti. Ancak bu tedbirlerin yeterli olmadığını dile getiren Narbay, sektördeki dolara dayalı maliyetlerin 2022-2025 yılları arasında %25,8 oranında artacağını açıkladı.

Büyüme Verileri Şaşırtıyor!

Büyüme verilerine dikkat çeken Narbay, sanayi büyümesinin sadece %6,1 olarak gerçekleştiğini söyledi. PMI verilerinin sektördeki durumu gözler önüne serdiğini belirten Narbay, 10 sektörden sadece birinin 50,5 seviyesinde olduğunu, diğerlerinin ise 50'nin altında kalarak ortalama %47 civarında olduğunu belirtti.

İş Kaybı ve Şirket Kapanmaları!

Sektördeki olumsuz tabloyu daha da kötüleştiren ithalat artışlarının 1 milyar dolara ulaşması bekleniyor. İhracattaki düşüş ve ithalattaki bu artışın 2025 yılı sonuna kadar toplamda 2 milyar dolarlık üretim kaybına neden olacağı öngörülüyor. TGSD'nin yaptığı modellemeye göre, 1 milyar dolarlık kayıp, 31 bin 500 kişinin işini kaybetmesine neden oluyor.

Sonuç: 100 Bin Kayıp!

Yılın ilk yarısında hazır giyimde toplamda 33 bin 724, tekstilde ise 22 bin 116 kişi olmak üzere 55 bin 840 kişilik istihdam kaybı yaşandığını belirten Narbay, kapanan şirket sayısının ise 3 bin 23 olduğunu vurguladı. Devlet desteklerinin verilmemesi durumunda, yıl sonunda 63 bini hazır giyim olmak üzere toplamda 100 bin kişilik istihdam kaybı yaşanacağını öngörmekte.

Türkiye, hazır giyim alanında dünya çapında önemli bir oyuncu olmasına rağmen, yaşanan bu krizle birlikte sektör ciddi bir tehdit altında. Önlem alınmazsa, işsizlik oranlarının daha da yükselebileceği bir tabloyla karşı karşıyayız.