
Rusya, Hindistan ve Çin: ABD’ye Karşı Yeni İttifak mı Kuruluyor?
2025-09-01
Yazar: Ayşe
Küresel siyasette zaman, özellikle bugünün alarm verici gelişmeleri ışığında oldukça kıymetli hale geliyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, Çin’e yaptığı son ziyaret, yalnızca iki ülke arasındaki ilişkilerin derinleşmesi değil, aynı zamanda global güç dengelerinin de yeniden şekillenebileceğinin bir göstergesi.
Putin, Ukrayna'nın işgalinin ardından, Batı'nın baskıları altında zor durumdaki bir lider olarak değil, ABD Başkanı ile eşit şartlarda görüşen bir dünya lideri olarak Pekin’de karşıladı. Bu durum, onun için bir zafer anlamına geliyor. Çünkü tarihsel olarak ABD, Rusya’ya yönelik yaptırımlar uygularken, şimdi Putin’in elini güçlü kıldığı görülüyor.
Küresel İttifakın Yeniden Uyanışı mı?
Son yıllarda sessiz kalan Rusya-Hindistan-Çin bloğunun yeniden canlanma belirtileri gösterdiği açıkça görülüyor. Putin’in ziyareti, Washington’un bu koalisyonu hafife aldığına işaret ediyor. Diğer taraftan, Hindistan Başbakanı Narendra Modi’nin de katıldığı etkinliklerde, Batı’nın etkisini dengelemeye yönelik gelişmeler yaşanıyor.
Bu hafta Pekin’de, II. Dünya Savaşı’nın sona ermesinin 80. yıl dönümü nedeniyle gerçekleştirilecek geçit töreni, dünya genelinde dikkatleri üzerine çekiyor. Zira burada sadece Rusya ve Çin değil, Hindistan da yer alıyor. Bu üçlünün birleşimi, ABD’nin gücünü sarsabilecek potansiyele sahip.
Birçok uzmana göre, Putin’in uzun Çin ziyareti, iki ülke arasında büyüyen "sınırsız dostluk" bağlarını gösteriyor ve ABD’nin bu ilişkilerden uzak kalma çabalarının başarısız olacağına işaret ediyor.
Putin ve Şi Arasındaki Stratejik İlişki
Putin ve Şi, liderlikleri boyunca pek çok ortak nokta paylaşıyor. Her ikisi de Sovyet dönemi komünizmi altında büyümüş, uzun süre iktidarda kalmış ve otoriter güç ilişkileri kurmuş durumda. Bu yakınlık, uluslararası alandaki gelişmelerin nasıl şekilleneceği açısından kritik bir öneme sahip.
Analistler, Şi’nin Putin’e "değerli bir dost" olarak yaklaşımının altında yatan stratejilerin, her iki ülkenin globalliberalizme karşı ortak hareket etme arzusundan kaynaklandığını belirtiyor. Rusya bir hammadde deposu, Çin ise endüstriyel ve teknolojik bir güç olarak birbirlerini tamamlayıcı konumda.
Hindistan’ın Rolü ve Gelecek Beklentileri
Hindistan’ın, bu üçgen ilişkisindeki rolü, özellikle Modi’nin Çin ile ilişkilerini geliştirme çabaları açısından kritik bir önem taşıyor. Modi’nin son ziyareti, iki ülke arasındaki gerginliğin azalabileceğine dair umutlar doğuruyor. Ancak, Trump döneminin gümrük tarifeleri ve ABD’nin Hindistan politikaları, bu ilişkileri sekteye uğratabilir.
Hindistan ve Çin arasındaki tartışmalı sınır meselelerinin, ekonomik bağların güçlenmesiyle birlikte daha fazla diyalog ve işbirliği ile aşılabileceği ifade ediliyor. Ancak, bu durumda Washington ile olan gizli ilişkilerin yeniden gözden geçirilmesi gerekecek.
Dünya Düzeni Üzerindeki Etkileri
Gelişmeler, yalnızca bu üç ülke arasındaki ilişkileri değil, aynı zamanda BRICS gibi yeni küresel ittifakların doğuşunu da beraberinde getirebilir. Rusya-Hindistan-Çin bloğunun canlanması, Washington’un global etkisini azaltma açısından önemli bir adım olabilir.
Uzmanlar, bu ittifakın güçlenmesi halinde, uluslararası alanda daha dengeli bir güç dengesinin oluşacağına inanıyorlar. Ancak, bu süreçte Hindistan’ın, ABD ile kurduğu ilişkileri gözden geçirmesi gerekebilir.
Sonuç: Gelecek Ne Getirecek?
Dünya, büyük güçler arasında sessiz bir savaşın eşiğinde. Putin, Modi ve Şi’nin bir arada bulunduğu bu zirve, yeni bir dünya düzeninin habercisi olabilir. Ancak bu birlikteliğin sürdürülebilir olup olmadığı ise, her bir ülkenin stratejik hedeflerine ne ölçüde sadık kalacağına bağlı.