Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'nın, Rusya ve Belarus'a yönelik bir saldırı durumunda nükleer silah kullanma hakkını saklı tuttuğunu açıkladı.

Putin, bu çerçevede yaptığı açıklamada, "Eğer Rusya'ya karşı bir saldırı olursa ve düşman konvansiyonel silahlarla egemenliğimize ciddi bir tehdit oluşturursa nükleer silah kullanma hakkımızı saklı tutuyoruz," dedi.

Bu açıklama, uluslararası arenada büyük yankı uyandırırken, Putin'in son dönemdeki birçok söylemiyle de örtüşüyor. Rus liderin, Batılı ülkelerin uyguladığı yaptırımlara karşı verdiği tepkiler dikkat çekiyor. Ayrıca, Rusya’nın dış ticaretinde, Batılı ülkelerin paralarının 'toksik' olarak adlandırılması, ekonomik savaşın yeni bir boyut kazandığını gösteriyor.

Putin, yaptığı açıklamalarda, "Geçen yıl Rusya'nın ihracatında Batı'nın toksik para birimleriyle yapılan ödemelerin payı yarı yarıya azaldı. Rublenin payı ise yüzde 40'a yaklaştı. Son üç yıllık dönemde ulusal para birimleriyle ödemelerin payı üç kat arttı ve yıllık bazda yüzde 39'a ulaştı. İthalatta rubleyle ödemelerin payı ise yüzde 30’a çıktı,” ifadelerini kullandı.

Rusya'nın bu doğrultuda daha fazla uluslararası para birimi kullanımına yönelmesi ve takas sistemi üzerinden ödemeleri teşvik etmesi, küresel ekonomik dinamikleri yeniden şekillendirebilir. Çeşitli ülkelerle yapılan süreçlerin hızlanması, dünya genelindeki ticaret ilişkilerinde yeni bir dönemin kapısını açacak gibi görünüyor.

Nükleer tehditler ve ekonomik stratejilerle dolu bu gergin ortamda, gözler önümüzdeki dönemde Rusya'nın dış politikadaki adımlarına çevrildi. Acaba bu yeni stratejiler, Putin'in güç mücadelesinde ne denli etkili olacak?