NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, görevini 1 Ekim'de eski Hollanda Başbakanı Mark Rutte'ye devretmeden önce, güvenlik konularına dair önemli vurgular yaptı. Stoltenberg, özellikle Türkiye'nin stratejik önemini vurgulayarak, Avrupa'nın güvenliğinin çeşitli etkenlerle sıkı bir şekilde bağlantılı olduğunu ifade etti.

Bir dizi zorluğun yaşandığı son 10 yılı değerlendiren Stoltenberg, Rusya'nın Kırım'ı ilhakı, terör örgütü DEAŞ'ın yükselişi, COVID-19 pandemisi ve özellikle Rusya-Ukrayna Savaşı gibi olayların NATO'nun yapılandırmasını köklü şekilde değiştirdiğini belirtti. Son 10 yılda NATO'nun, doğu kanadında savaşa hazırlıklı 500 bin asker ve sıfırdan savaş hazır on binlerce askeri bir güce ulaştığını vurguladı.

Bu süreçte, müttefik ülkelerin savunma bütçelerini Gayrisafi Yurt İçi Hasıla'nın (GSYH) en az %2'sine çıkardığını belirten Stoltenberg, bu hedefin şu anda yetersiz olduğunu da sözlerine ekledi. Gelecek yıllarda müttefiklerin, savunma harcamalarını daha da artırmak zorunda kalacaklarını öngördü.

Stoltenberg, özgürlük ve güvenlik arasında sağlıklı bir denge kurulması gerektiği konusunda da uyarıda bulundu. Türkiye gibi ülkelerin stratejik konumlarının, NATO için hayati bir öneme sahip olduğunu ifade etti. Özellikle Türkiye'nin, Avrupa'nın güneydoğu sınırındaki kritik rolü, Avrupa'nın genel güvenliğinde anahtar bir etken olarak öne çıkıyor.

Ele aldığı diğer önemli bir konuda, askeri güçlerin diyalog ve uzlaşma için ön koşul olması gerektiğini belirtmesi oldu. Stoltenberg, müttefik ülkelerin, ticaretin güvenliği zayıflatabileceği konusunda da uyararak, kolektif savunmanın gerekliliğini yineledi.

Son olarak, Atlantic iki yakasında, yani Amerika ve Avrupa arasındaki ilişkilerin önemine dikkat çeken Stoltenberg, izolasyonizmin kimseye faydasının dokunmayacağını vurguladı. Özellikle Türkiye’nin, Norveç’in yanı sıra, diğer müttefiklerle olan koordinasyonunun, Avrupa’daki güvenlik senaryolarında belirleyici bir rol oynayacağını belirtti.