Eğlence

Mumbai’yı Dinliyorum, Gözlerim Açık

2025-01-18

Yazar: Mehmet

Büyük bir metropol olan Mumbai’de (eski adıyla Bombay), hayatın zorluklarıyla baş etmeye çalışan iki kadın var. Bu kadınlardan biri Prabha, sakin ve dirençli bir karaktere sahip. Evlendikten kısa bir süre sonra kocası Almanya’ya çalışmaya gitmiş ve neredeyse bir yıldır Prabha ondan haber alamıyor. Diğer kadın Anu ise genç, deli dolu ve kendi yolunu çizme cesareti gösteren bir birey. Ailesi Hindistan’ın geleneklerine bağlı olduğu için Müslüman bir genç olan Shiaz’la gizli bir aşk yaşamak zorunda kalıyor.

Bu ikili ve aralarındaki farklılıklara rağmen, aynı evi paylaşarak küçük bir hastanede hemşire olarak çalışıyorlar. Üçüncü karakter olan Parvaty, emekçi bir kadın ve yıllardır yaşadığı ev, moloz yığınları arasında yeni gökdelenler inşa etmek isteyen müteahhitler tarafından tehdit ediliyor. Kocası yıllar önce vefat ettiğinden, Parvaty’nin evine ait tapu olmadığından dolayı, mülkü koruma anlamında hukuki bir dayanaktan yoksun kalmış durumda.

Belgesel çalışmalarıyla tanınan yönetmen Payal Kapadia, ilk kurgusal uzun metrajda 'Aydınlık Hayallerimiz' ile Mumbai’nin sosyo-ekonomik yapısını ve kadınların hayatını etkileyen zorlukları gözler önüne seriyor. Bu filmdeki güçlü feminist unsurlar ile birlikte, toplumsal sınıf adaletsizlikleri ele alınıyor. Geçtiğimiz yıl Cannes Film Festivali'nde 'Büyük Ödül'ü kazanarak dikkatleri üzerine çekti. Film, Mumbai’nin dinamik yaşamını, tren istasyonları ve kalabalık caddeleriyle birlikte gözler önüne seriyor, aynı zamanda bu yaşamın içerisinde kaybolmuş kadın karakterlerin hikayelerine odaklanıyor.

Mumbai’nin karmaşık yapısı, İstanbul’un Yeşilçam filmlerindeki ortamı hatırlatıyor; her iki şehir de farklı hayalleri ve zorlukları barındırıyor. Yönetmen Kapadia, Mumbai’nin gece manzaralarının yanı sıra, sokaklarındaki yaşamı ve karakterlerin hayallerini de izleyiciye aktarıyor. Bu bağlamda, diğer büyük şehirler gibi Mumbai’nin de kendine özgü bir sinematografisi olduğu vurgulanıyor. Bu film sadece Mumbai’yi değil, aynı zamanda burada yaşayan insanların rüyalarını, mücadelelerini ve özlemlerini de ele alıyor.

Filmdeki karakterlerden biri, eve gelen ve kim tarafından gönderildiği belli olmayan bir paketten çıkan modern bir pirinç pişirme makinesi ile ilginç bir duruma düşüyor; bu, Prabha’nın gurbetteki eşi tarafından gönderildiği düşüncesini doğuruyor. Diğer taraftan Anu, ailesinin iki toplumsal norm arasında kalması nedeniyle belirsizlik yaşıyor. Bu baskılara karşı Shiaz’a olan aşkı ile cesaretini bir arada tutmaya çalışıyor.

Parvaty ise tapusu olmadan evine sahip çıkmanın zorluklarını yaşıyor. Prabha onun için aile kurma gerekliliği üzerinde yoğunlaşırken, Parvaty’in evden ayrılıp köyüne dönme isteği giderek daha da artıyor. Film, bu üç kadının hayatlarından, toplumsal sınıf ve cinsiyet eşitsizliği konularına kadar derin bir inceleme sunuyor. Aydınlık Hayallerimiz, izleyicilere yalnızca birbirine sıkı sıkıya bağlı karakterler sunmakla kalmıyor, aynı zamanda ardında yatan karmaşık toplumsal dinamikleri de inceliyor. Bu açıdan, Hint sinemasında farklı bir bakış açısı sunan Payal Kapadia’nın filmi mutlaka izlenmeli.