Maden İşçisinin Kazı Yaptığı Yerde Bulduğu Ayak İzleri Bilim Dünyasını Şaşırttı! 'Zaman Makinesi Gibi!'
2025-01-09
Yazar: Ahmet
Gary Johnson için sıradan bir gündü. İngiltere'nin Oxfordshire bölgesindeki bir taş ocağında çalışan Johnson, her zamanki gibi ekskavatörüyle kil katmanlarını kazarken yüzyıllar öncesine ait bir gizemle karşılaştı.
Kazı sırasında, Johnson, yerdeki garip bir tümseği fark etti. "Önce yerde bir anormallik olduğunu düşündüm. Ama daha sonra 3 metre uzakta başka bir tümsek buldum. Ardından bir tane daha ve 3 metre sonra bir tümsek daha" diyerek bulduğu şeyin farkında değildi. Bu tümsekler aslında 166 milyon yıl önce, gezegenimizin sıcak ikliminde, derin sularda gezen dinozorların bıraktığı ayak izlerine işaret ediyordu.
Johnson, BBC’ye verdiği bir röportajda, "Bunları gören ilk kişi benim. Çok gerçeküstü bir durumdu, tüylerim diken diken oldu" dedi.
Araştırmacılar daha sonra toplamda 200'den fazla ayak izi bulunduğunu açıkladı. Bu bulgu, Dewars Farm Taş Ocağı'nı, İngiltere'nin en büyük dinozor geçidi haline getirdi.
İngiltere'den Birmingham Üniversitesi'nden mikropaleontolog Prof. Dr. Kirsty Edgar, bulguların önemine dikkat çekti. "Burası hem kapsamı açısından hem de izlerin büyüklüğü açısından hayatım boyunca gördüğüm en büyüleyici iz bölgelerinden biri" dedi. Araştırmalar, bu izlerin iki farklı dinozor türüne ait olduğunu gösterdi: Uzun boyunlu otçul bir sauropod olan cetiosaurus ve küçük etçil bir theropod olan megalosaurus.
Dinozorların ayak izleri, zaman yolculuğu yapıyormuşuz gibi hissettiriyor. Prof. Dr. Edgar, "Zamanda geriye gidip bu dev gibi canlıların ortalıklarda dolaşmasının nasıl bir şey olduğunu düşünebilirsiniz. Burası adeta bir zaman makinesi" ifadesini kullandı.
Kazıların ilk aşamalarında elde edilen veriler, farklı dinozor türlerinin nasıl bir arada yaşamış olabileceklerine dair yeni bilgiler sunuyor. Örneğin, megalosaurus izleri her biri 66 santimetre uzunluğundayken, cetiosaurus izleri 89 santimetreye kadar ulaşabiliyor.
Keşfedilen ayak izlerinin kalitesi ve genişliği, dinozorların geçmişine ışık tutan önemli bir kaynak olma potansiyeline sahip. 1997 yılında bölgede yapılan kazılarda 40'tan fazla ayak izi tespit edilmesi, araştırmacıları daha da heyecanlandırdı.
Araştırmalar, bu izlerin sadece dinozorların hareketlerini değil, aynı zamanda farklı türlerin etkileşimde bulunduğu anları da görselleştiriyor. Prof. Dr. Edgar, "Belki de iki ayak izi 1 saat arayla oluştu ve theropod, sauropodları kovalıyordu" diye açıkladı.
Kazıların devamında, fotoğraf çekimi ve dron kullanımı ile alanın 3D modelleri oluşturuldu. Aynı zamanda, kazı ekibi 100’den fazla bilim insanıyla birlikte çalışarak, 20 binden fazla kare fotoğraf çekti.
Toplum için büyük bir anlam taşıyan bu keşif, eski zamanların merakını yeniden alevlendirdi. Bulunan izlerin korunma şekli, bilim dünyası için bir muamma. Öne çıkan görüş, büyük felaketlerin ardından, bu izlerin üstüne tortuların yığılması sonucu, zamanla korunmuş olabileceğidir.
İşte bu sebeple, dinozorların ayak izlerinin kalıntılarının, geçmişin sırlarını gün yüzüne çıkarmaya devam etmesine yardımcı olacağı düşünülüyor. Dönemsel bu soğuk ve sıcak değişimler, dinozorların yaşam şekilleri hakkında daha fazla bilgi sağlayacak. Gelecek araştırmalar, bu sırları çözmeyi sağlayabilir.