Cambridge Üniversitesi'nden araştırmacılar, çevrimiçi ortamlarda kullanıcıların niyetlerini anlamak, ne satın alacaklarını tahmin etmek ve bu bilgileri kullanarak etkilemek için geliştirilen yeni bir dijital pazar modelini araştırdı. Bu model, "niyet ekonomisi" olarak adlandırılıyor ve büyük ölçüde yapay zeka sistemlerine dayanıyor.

Araştırmada, teknoloji şirketlerinin bir kullanıcının otelde konaklama planlarından siyasi adaylara dair görüşlerine kadar birçok farklı niyetle ilgili bilgileri depolayabileceği vurgulandı. Yapay zeka araçlarının temelini oluşturan büyük dil modelleri, kullanıcıların karar verme süreçlerini etkileyebilmek için "niyet, davranış ve psikolojik verilere" dayanarak çalışıyor. Kullanıcılar, kendilerine ait olmayan bir karar verme sürecine itilerek istedikleri ürünleri veya hizmetleri satın almaya yönlendirilebilirler.

Ayrıca, araştırmada yapay zeka sistemlerinin yakında kullanıcıların gelecekteki planlarına dair gerçek zamanlı öneriler sunabileceği ve bu öneriler aracılığıyla kullanıcıların düşüncelerini ve kararlarını şekillendirebileceği belirtildi. Bu durum, kullanıcıların karar alma süreçlerini izlemek ve yönlendirmek için oluşturulmuş bir tehlike olarak tanımlanıyor.

Uzmanlar, bu tür manipülasyonların sosyal ve etik boyutlarını sorgulamanın önemli olduğunu ifade ediyor. Yapay zekanın gücüyle birlikte, kişisel verilerin güvenliği ve mahremiyeti endişeleri de artıyor. Herkesin aklındaki soru ise şu: Yapay zeka ne kadar kontrol edilebilir? Bu gelişmeler, internet dünyasında tam bir devrim yaratabilir.