Yeni yapılan bir araştırma, belirli kan gruplarının bazı ölümcül kanser türlerine yakalanma riskini artırdığını ortaya koydu. Daily Mail'de yer alan habere göre, A, B veya AB kan grubuna sahip bireylerin mide kanserine yakalanma riski, 0 kan grubuna sahip olanlara göre yüzde 55 daha fazla.

Bu çalışmada, A kan grubuna sahip kişilerin bağırsak kanseri, AB grubundakilerin ise karaciğer kanserine yakalanma olasılığının daha yüksek olduğunu gösterdi. Aynı zamanda 2016 yılında yapılan bir araştırmada, AB kan grubuna sahip bireylerin karaciğer kanserine yakalanma olasılığının yüzde 45 daha fazla olduğu belirlenmişti.

Daha önce yayınlanan bir başka çalışma ise, 0 negatif veya 0 pozitif kan grubuna sahip bireylerin pankreas kanserine karşı bir miktar koruma sağlamış olabileceğini öne sürdü.

Bu durumun altında yatan nedenlerden biri, farklı kan gruplarının bağışıklık sistemi tepkilerinin bakterilere ve diğer tehditlere karşı değişiklik göstermesi olup, bu da kanser gelişimini tetikleyebilir. Ancak uzmanlar, kan grubu ve kanser arasındaki bağlantıların dikkatlice değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyorlar.

Kan grubu, ebeveynlerden aktarılan genler yoluyla miras alındığı için değiştirilmesi mümkün değildir. İngiltere'de en sık rastlanan kan grupları 0 pozitif, A pozitif ve A negatif iken, AB negatif en nadir gruplardan biridir.

Bununla birlikte, bazı bilim insanları, araştırmalarda katılımcı sayısının az olduğunu ve diğer yaşam tarzı faktörlerinin, örneğin alkol tüketimi veya sigara kullanımı gibi, göz önüne alınmadığını belirtmektedir.

Kan grubunun kanser riskini nasıl etkilediği henüz tam olarak bilinmese de, yaşam tarzı değişiklikleri ile riskleri azaltmanın mümkün olabileceği düşünülüyor. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Abdullah Sakin, kanser riskini etkileyen birçok faktör olduğunu, çevresel ve genetik etkenlerin yanında kan grubunun da bu faktörlerden biri olabileceğini ifade ediyor.

Doç. Dr. Sakin, farklı kan gruplarının, özellikle sıfır kan grubunun, sindirim sistemi kanserlerine karşı koruyucu olabileceğine dair araştırmaların daha fazla öne çıktığını belirtiyor. Ayrıca, kanser tedavisinde ve teşhisinde genetik analizin yanı sıra kan grubu faktörünün de dikkate alınması gerektiğini vurguluyor.

Sonuç olarak, genetik mutasyon öyküsü yüksek olan bireylerin, örneğin ailesinde meme kanseri öyküsü bulunanların, daha erken yaşta sağlık kontrollerini yaptırmaları gerektiği önem taşıyor. Bunun yanında, çevresel etkilerden korunmak ve sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek kanser riskini azaltmada kritik bir rol oynuyor.