İsrail'de alarm zilleri çalıyor! Panik içindeki halk, her yandan gelen siren sesleriyle sarsılıyor. Roket ve insansız hava araçları (İHA) alarmı verildi. Hizbullah'ın, tam olarak nereye ve ne kadar roket* ve İHA fırlatacağı bilinmiyor. Ancak, güvenlik uzmanları bu durumun sadece Hizbullah'ın değil, Husi ve Hamas gibi grupların da aynı anda saldıra geçme ihtimali taşıdığına dikkat çekiyor.

Lübnan'ın farklı bölgelerinde de üst üste hava saldırıları gerçekleşiyor. Al Jazeera'nın haberine göre, Sayda şehrinin eteklerinde büyük bir saldırı düzenlendi. Bu saldırıda en az üç kişinin hayatını kaybettiği ve dokuz kişinin yaralandığı bildiriliyor.

Londra merkezli Al-Araby Al-Jadeed'in istihbarat raporlarına göre, İran lideri Ayetullah Ali Hamaney, geçtiğimiz hafta İsrail'in gerçekleştirdiği saldırıya "ezici bir yanıt alacakları" mesajını vermişti. Bunun üzerine İran güçleri, olası bir saldırı için konumlandıkları bildiriliyor.

Hamas'ın 7 Ekim'de başlattığı saldırılardan sonra Tahran'ın İsrail'e yönlendirdiği bu saldırılar, artan gerilimin sadece bir yansıması olarak görülüyor. İsrailli kaynaklar, İran'ın 400 balistik füzeyi Irak topraklarına nakletmeye çalıştığını ve bu füzelerin hemen kullanılabileceği bilgisini veriyor.

ABD'li yetkililer, İran'a mesaj göndererek, bir sonraki saldırının mideyle olabileceği bu tür tehditlerin kontrol dışına çıkabileceğini aktardı. Almanya merkezli Bild gazetesi, ancak Hamas'ın elindeki İsrailli rehinelerin Mısır'a kaçırılacağına dair sahte belgelerin, hâlâ tartışma konusu olduğunu da hatırlatalım.

Tüm bu gelişmelerin ortasında Netanyahu hükümeti, hükümete yakın isimlerin bazılarının yürüttüğü gizli toplantılar sebebiyle, rehinelerin kurtarılması konusunda yeterince şeffaf olmadıkları yönünde eleştiri almaktadır. Elde edilen bilgilere göre, Netanyahu'nun toplantılara katıldığı kişilerden birinin 'sızdırıcı' olarak damgalandığı iddia ediliyor.

Bu olay, uluslararası alanda ciddiyetle incelenirken, Netanyahu'nun gizli bilgileri manipüle ederek kendi siyasi çıkarlarına hizmet ettiği düşünülen eylemleri kabul etmediği belirtiliyor. Eleştirmenler, Netanyahu'nun halkı bilgilendirmek yerine kendi siyasi gündemini koruma çabası içerisinde olduğunu savunuyor.

İsrail ile Hizbullah arasında bu dönemde giderek tırmanan gerilim, bölgedeki pek çok ülkede alarma sebep olmaya başladı. Bu gelişmeler ışığında, bir askeri çatışmanın ne zaman başlayacağı ve bunun sonuçlarının neler olacağı belirsizliğini korurken, dünya gözünü Orta Doğu'ya çevirmiş durumda.