28 Ağustos akşamı Güzeldavi Mahallesi'nde meydana gelen trajik olayda, manavlık yapan Mühsün Taşkın, oyun oynarken gürültü yaptığı iddiasıyla 5. sınıf öğrencisi Emir Baki Bayındır'ı pompalı tüfekle vurdu. Olayın ardından çevredekilerin ihbarı üzerine çok sayıda polis ve sağlık ekibi olay yerine intikal etti. Emir, hastaneye kaldırılmasına rağmen hayatını kaybetti. Mühsün Taşkın, kısa sürede yakalanarak tutuklandı.

Mühsün Taşkın hakkında 'Çocuğu kasten öldürmek' suçlamasıyla müebbet hapis cezası talebiyle dava açıldı. Bugün 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde gerçekleştirilen duruşmaya sanık Taşkın SEGBİS sistemi üzerinden katıldı. Emir Baki Bayındır'ın ailesi ve taraf avukatları da duruşma salonunda hazır bulundu.

Duruşmada savunma yapan Mühsün Taşkın, olay günü yaşadıklarını anlattı. Çocukların kendisiyle dalga geçtiğini ve el hareketleriyle provokasyon yaptıklarını iddia eden Taşkın, "Beni korkutmak amacıyla ateş açtım. Olay anında ne yaptığımı hatırlamıyorum, sağlığım nedeniyle zor bir dönemden geçtim" şeklinde ifade verdi. Ayrıca olayı gösterir kamera kayıtlarının bulunduğunu ve bu kayıtların durumu net bir şekilde kanıtlayabileceğini belirtti.

Emir Baki Bayındır'ın babası Celal Bayındır ise oğlunun olay günü arkadaşlarıyla top oynamaya çıktığını ve Mühsün Taşkın ile hiçbir sorunu olmadığını vurguladı. İşin korkunç boyutu, Mühsün Taşkın’ın sözleriyle ortaya çıkarken, ailenin nişanlısı Tülây Bayındır, oğlunun nazik ve eğitimli bir çocuk olduğunu belirterek, "Oğlum oradayken köşeye sıkıştırılıp vuruldu. Durum çok trajik, kınıyoruz" diye ekledi.

Mühsün Taşkın’ın avukatları, sanığın yaşının nüfusa 10 yaş küçük yazıldığını ve engellilik durumuyla ilgili rapor talep ederek beraatini istediler. Bu dava, toplumda büyük bir infial yaratarak, güvenlik ve çocuk hakları konularında bir kez daha tartışmalara yol açtı. Herkesin aklında soru işaretleri var: Bu tür olayların önlenmesi için ne gibi önlemler alınmalı?