Eğlence

Dizi Sektörü Kutuplaşmanın Pençesinde

2025-01-12

Yazar: Ali

Medya dünyası, son yıllarda giderek artan bir kutuplaşma ile karşı karşıya kalıyor. Türkiye'de zaten uzun süredir var olan bu durum, global ölçekte de kendini gösteriyor. Siyasetin ve sosyal dinamiklerin etkisiyle medya, karşıt kutuplar arasında bir savaş alanına dönüşüyor. Özellikle 90'lı yılların başında özel radyo ve televizyonların yaygınlaşmasıyla başlayan süreç, 2001 ekonomik krizinin ardından iktidara gelen AK Parti hükümetiyle birlikte farklı bir boyut kazandı. Gezi Parkı protestoları sonrasında ortaya çıkan havuz medyası, 15 Temmuz 2016 sonrası dönemle birlikte daha da belirginleşti. Bu değişim, sektörü çeşitli sermaye sahiplerinin yönetimi altına soktu.

Son zamanlarda, dizi sektöründeki rekabet de bu kutuplaşmadan nasibini alıyor. Rekabet Kurulu'nun yapım şirketlerine yönelik başlattığı soruşturmalar, dizi sektöründeki gizli dengeleri gün yüzüne çıkardı. Özellikle ID İletişim, oyuncular arasında yarattığı adaletsiz çalışma düzeniyle dikkat çekiyor. Bununla birlikte, iktidara yakın medya mensuplarının bu durumu siyasi bir operasyon gibi göstermek istemesi, sektördeki gerilimi artırıyor.

Medya ve siyaset arasındaki bu karmaşık ilişki, reyting hesaplarının bile siyasi amaçlar güttüğü bir noktaya geldi. TRT'nin kamu kuruluşu olarak özel televizyonlarla yarışması ve dijital platformların yaygınlaşmasıyla birlikte bu durum daha da belirgin hale geldi. 2011 yılındaki reyting sisteminin sorgulanması, kültürel alandaki müdahalelerin ilk örneklerinden birisi oldu. Siyasi arenada kutuplaşma, izleyicinin hangi yapımları takip ettiğini ve hangi hikayelerin öne çıktığını da şekillendiriyor.

Dizi ihracı ise bu bağlamda ekonomik kazanç yaratmakta. Geçtiğimiz yıl, yayınlanan dizilerin 45'i yurt dışına satıldı. Bu dizilerden en yüksek satışları gerçekleştiren yapımcılar arasında TRT ve ATV öne çıkıyor. Ancak sektördeki bu rekabet ortamı, bazen haksızlıklarla dolu olabiliyor. Örneğin, TRT'nin düşük reytingli dizilerle bile yüksek izleyici oranlarına ulaşabilmesi, adaletsiz bir durumu gözler önüne seriyor.

ATV'de yayınlanan bazı diziler, bu yıl yüksek izlenme oranları yakaladı. Ancak diğer yapımlar, reyting kaygısı olmadan yayınlanan yapımlarla karşılaştırıldığında zor durumda kalabiliyor. Hangi senaryoların öne çıktığı, hangi yapımcılarla çalışıldığı da bu noktada belirleyici faktörler. Sonuç olarak, dizi sektöründe izleyici kitlesinin hangi hikayelere yöneldiği, sosyal ve politik dinamiklerle doğrudan bağlantılı.

Sektördeki bu karmaşa içerisinde, izleyici sadakatini sürdüren yapımcıların ve senaristlerin de üzerine düşmesi gereken önemli sorumluluklar var. Hikayelerin kalitesi, sektördeki tüm kutuplaşma ve rekabete rağmen, izleyici ile olan bağı güçlendirebilir. Dizi dünyası, uzun bir yolculuğa çıkmakta - merakla beklenen gelişmeler, tüm bu dinamiklerin yanında izleyiciye sunulacak yeni hikayeleri şekillendirecek.