Dünya

Derin Denizlerde Tehlike: 'Radyoaktif Saatli Bomba' Olasılığı!

2025-09-03

Yazar: Fatma

İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinin ardından kullanılan atom bombaları, nükleer enerji araştırmaları için de bir dönüm noktası oldu. Özellikle ABD ve Sovyetler Birliği dışında Avrupa ülkeleri, 1940'ların ortalarında nükleer güçleriyle büyük yatırımlar yaparak bu alanda pek çok araştırma gerçekleştirdi.

O dönemde, nükleer atıkların varillere doldurulup asfalt ve betonla kapatılarak denize atılması, güvenli bir imha yöntemi olarak görülüyordu. Bu uygulama, 1990 yılına kadar sürdü ve şu an Atlas Okyanusu'nun derinliklerinde 200 binden fazla radyoaktif atık varili bulunduğu tespit edildi.

1940'lı yıllardan bu yana burada bulunan varillerin çoğu Fransa'nın kıyılarından yaklaşık 4 bin metre derinlikte. Bilim insanları, bu atıkların deniz besin zincirine sızarak deniz canlıları tarafından emilebileceği konusunda uyarılarda bulundu.

Milyonlarca İnsan İçin Tehdit!

Eğer bu senaryo gerçekleşirse, radyoaktif maddelerin milyonlarca insanın tükettiği deniz ürünlerine bulaşması, kanser ve doku hasarı riskini artıracak büyük bir sağlık sorunu doğurabilir.

Şu anda Fransız bilim insanlarından oluşan bir ekip, "radyoaktif saatli bomba" olarak adlandırılan bu batık varillerin akıbetini araştırıyor. Daily Mail'in haberine göre, ekip ilk misyon sırasında 3.355 adet varil tespit etti.

Sonar Teknolojisi ile Keşif!

Sonar ve otonom su altı robotu UlyX'i kullanarak, Fransız kıyılarının yaklaşık 400 mil açığında abisal düzlüklerin haritası çıkartıldı. 2024'te gerçekleşmesi planlanan ikinci misyonda ise bölgeden toplanacak su, tortu ve biyolojik örnekler ile radyonüklidlerin seviyesi analiz edilecek.

Geçmişteki Denetim Süreci

Avrupa ülkeleri, radyoaktif atıkları imha etmek için okyanusa bırakmaya başladığında, süreç ulusal kurumlar tarafından denetleniyordu. Ancak zamanla, nükleer güvenlik ve teknolojiyi koordine eden uluslararası kurum NEA tarafından denetim altına alındı.

1967'de, bu denetim altında imha testleri yapıldı. O dönemde Biscay Körfezi'ne yaklaşık 42 petabekerel düşük seviyeli radyoaktif atık atıldı. Uzmanlar, suyun derinliği nedeniyle insanlara doğrudan bir riskin düşüklüğünü belirtse de, deniz yaşamı üzerindeki olası uzun vadeli etkiler hala endişe kaynağı.

Korkutucu Radyasyon Türleri!

Denize dökülen atıkların yaklaşık üçte biri trityum olarak bilinen zayıf bir radyasyon türünden oluşuyor. Ancak, diğerleri yıllar içinde radyoaktivitesini yitirecek olan beta ve gama yayıcı atomları içeriyor. Bununla birlikte, belirli radyonüklidlerin emilimi besin zincirinde yukarı doğru hareket edebiliyor.

Araştırmacılar, radyoaktif madde olarak kabul edilen Stronsiyum-90'ın deniz canlıları tarafından emilip, besin zincirine sızabileceği konusunda uyarıda bulunuyor.

Yeni Keşiflerin Dönemi!

Fransız Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi'nden bir ekip, L'Atalante adlı araştırma gemisi ile Fransa'nın batısındaki Brest'ten yola çıkarak deniz tabanını haritalamak için dört haftalık bir keşif gezisine çıktı. Ekip, 4.5 metre uzunluğundaki otonom sualtı aracı UlyX ile deniz tabanını tarayarak 50 varil belgelerken, bu varillerin bir kısmının sağlam kaldığı, diğerlerinin ise deformasyona uğradığı görüldü.

Tehlike Gittikçe Yaklaşıyor!

Araştırmacılar, denizden toplanan örneklerin radyasyon analizi için balık ve amfipodlar tuzaklar kurarak örnek aldı. Denizin 4.629 metre derinliğine kadar farklı derinliklerden örnekler toplayan ekip, toplamda 290 litre su ve 345 tortu örneği aldı.

Elde edilen verilere göre, doğal çevre arka plan seviyelerine yakın radyasyon seviyeleri tespit edilmesine rağmen, yapılacak laboratuvar analizlerinin sonuçları bazı aylar sürebilir. Bilim insanları, radyoaktivitenin yanı sıra kanserojen olabileceği düşünülen endüstriyel kimyasalları da test edecek.