1891 yılında İstanbul'un Büyükdere semtinde dünyaya gelen Atanasia Yeorgiadu, daha sonra 'Deniz Kızı Eftelya' adıyla tanınarak, sesiyle herkesin gönlünü fethedecekti. Jandarma yüzbaşısı Yorgaki Efendi'nin kızı olarak, müzik dolu bir ailede büyüyen Eftelya, genç yaşta sahne hayatına atılma fırsatını yakaladı. Babasıyla birlikte müzikli etkinliklere katılarak, tabiatının derinliklerinden gelen sesiyle büyüledi.

İlk kez Boğaz'da bir sandalda herkesin dikkatini çeken Eftelya, özellikle mehtap gezilerinde sergilenen performanslarıyla kısa sürede tanınmaya başladı. Efsane sesinin ünü hızla yayıldı ve ona 'Deniz Kızı' adını verdiler. Çalışkan ve azimli yapısıyla, sosyal etkinlikler ve müzikli toplantılarda sıkça yer almaya başladı. Eftelya’nın sesi, Kadıköy'den Galata'ya kadar çeşitli sahnelerde yankılandı.

Zamanla şarkıcılığıyla ün kazanan Deniz Kızı Eftelya, dönemin en tanınmış sanatçılarından biri haline geldi. Sesinin güzelliği ve zarafeti, onu sadece dinleyenlerin değil, aynı zamanda ünlü bestecilerin de ilgisini çekti. Bu dönem boyunca Sadi Bey ile evlenmesi onun kariyerinde yeni bir dönüm noktası oldu. Eşinin desteğiyle Paris’te ilk plaklarını kaydetti ve Avrupa'da konserler vermeye başladı.

Atatürk’le olan bağlantısı ise onun kariyerinde büyük bir dönüm noktasıydı. 1927 yılında İstanbul'a dönüşlerinde, Atatürk ve arkadaşları ona şarkı söylemesi için davet etti. Eftelya ve Safiye Ayla'nın performansları arasında oylama yapıldı ve Atatürk, Safiye Ayla'nın üstün olduğunu düşündüğünü belirtti. Bu anekdot, Türk müziğinde iki efsanevi sanatçının gündeme gelmesini sağladı.

Fakat, 1936 yılında düzenlenen mehtap gecesi onun kariyerinde bir dönüm noktası olacaktı. O gece Eftelya, sabaha kadar aralıksız şarkı söyledi. Ancak bu yoğun performans sonrası, sağlığı bozuldu ve bir daha eski sağlığına kavuşamadı. 15 Mart 1939'da kalp yetmezliği nedeniyle hayata veda etti ve Şişli Rum Ortodoks Mezarlığı'na defnedildi.

Deniz Kızı Eftelya, Türk müziğinde bıraktığı derin izlerle anılmaya devam ediyor. Onun hayat hikayesi, sadece bir sanatçının yükseliş hikayesi değil, aynı zamanda 20. yüzyıl Türk toplumu için bir ilham kaynağıdır. Bugün bile müzikseverler, onun büyüleyici sesinden ve sahne performansından etkilenmeye devam ediyor.