Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu çevresindeki yoğun tartışmalarla birlikte, Gazze'de yaşanan insani kriz yeniden dünya gündeminin merkezine yerleşti. Bu bağlamda, bağımsız araştırmacı gazetecilik organizasyonu ProPublica, ABD'nin İsrail'e askeri yardımlarıyla ilgili çarpıcı bir habere imza attı.

ProPublica'nın ulaştığı 17 sayfalık USAID raporu, İsrail'in insani yardım çabalarını nasıl engellediği, insani yardım çalışanlarını nasıl hedef aldığı, tarım alanlarını nasıl yok ettiği ve hastane ile ambulansları nasıl bombaladığı gibi önemli detayları içeriyor. Ayrıca, gıda ve ilaç taşıyan yardım kamyonlarının geri çevrilmesi gibi olaylara da raporda yer verildi.

Raporda, USAID Başkanı Samantha Power'ın, İsrail'in ABD insani yardımlarını kasti olarak reddettiğini belirttiği ifadelerine dikkat çekildi: "Gazze'de yaklaşan açlık, İsrail'in ABD insani yardımlarını kasıtlı olarak reddetmesi ve engellemesinin sonucudur."

Gazze'deki insani krizden Hamas'ın da sorumlu olduğu vurgulanan raporun sonuç kısmında, "Gazze'deki durum, dünyadaki en kötü insani felaketlerden biridir," değerlendirmesi yapıldı. Rapor, İsrail'in ABD'nin gönderdiği insani yardımları sistematik bir şekilde engellediğini ve bu nedenle askeri yardımların durdurulması gerektiğini vurguladı.

Aynı dönemde ABD Dışişleri Bakanlığı, İsrail'e yapılacak 830 milyon dolarlık askeri yardımı içeren bir raporda, "İsrail'in Gazze'ye giden insani yardım yollarını kasti olarak engellediğini" belirterek bu paranın dondurulması gerektiğini bildirdi.

ProPublica'nın yayımladığı iç yazışmalarda, Dışişleri Bakanlığı'nın kendi biriminin, bu askeri yardımın İsrail'e gönderilmesine karşı çıktığı tespit edildi. Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın, başlayan bir nevi krizin içerisinde nasıl bir yol haritası izleyeceği, bu raporlarla daha da belirgin hale geldi.

Raporda ayrıca, Blinken’in, İsrail'e 830 milyon dolarlık askeri yardımı gönderebilmek için bakanlığın onayını talep ettiği, ancak Nüfus, Mülteciler ve Göç Bürosu'nun bu onayı uzun bir süre vermediği belirtildi. Ancak, üst düzey bürokratlardan bazıları, bu onayın verilmesi konusunda zorluklar yaşadıkları kaydedildi.

ABD Başkanı Joe Biden, şubat ayında bazı Demokrat Kongre üyelerinin, “İsrail, ABD yardımlarını engelliyorsa Dış Yardımlar Yasası uyarınca askeri yardım alamaz” şeklinde açıklamalarına ilişkin bir memorandum yayımlamıştı. Bu durum, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, İsrail'in Gaza'ya insani yardımları engelleyip engellemeyeceği hakkında bir rapor sunmasını gerektiriyordu.

Sonuç olarak, Blinken 10 Mayıs'ta Kongre'ye ilettiği raporda, İsrail'in insani yardımları engellemediğini ve dolayısıyla bu ülkeye askeri yardımlara devam edilmesinin mümkün olduğunu öne sürdü. Bu duruma karşı Kongre üyelerinin tepkileri oldukça sert oldu.

Blinken’ın Ekim 2023’te İsrail ziyaretinde yaptığı “Bir Yahudi olarak buradayım” açıklaması, ABD'nin İsrail'e ilişkin güçlü destek açıklamalarının sadece bir parçasıydı. Bu bağlamda, Blinken, İsrail'e yardım etmek için yedek askerlerin seferber olduğunu dile getirerek ABD'nin bu ülkedeki pozisyonunu pekiştirdi.

Kısacası, Gazze'deki insani kriz, sadece bölgesel bir sorun olmaktan çıkıp uluslararası bir bilinç ve tepki oluşturmayı gerektiren bir boyuta ulaşmış durumda. Çıkan tüm bu raporlar ve açıklamalar, krizin çözümü için aciliyet arz etmekle kalmayıp, sorumluluğu paylaşacak aktörlerin de belirlenmesi gerektiğini gözler önüne seriyor.