Sağlık

Bilim İnsanları Yeni Bir Kan Grubu Keşfetti: 'MAL' — Tıbbi Dünyayı Sarsacak Gelişme

2024-09-19

Britanya’daki bilim insanları, insanlarda yeni bir kan grubu sistemi tanımlamayı başardı. Bu keşif, bilinmeyen bir moleküler eksiklik sayesinde gerçekleşti.

TRT Haber’in Blood dergisinde yayımlanan araştırma sonuçlarına göre, 1972 yılında hamile bir kadından alınan kan örneği incelendi. Doktorlar, bu kanın o dönemde bilinen tüm kırmızı kan hücrelerinde bulunan bir yüzey molekülünden yoksun olduğunu keşfetti.

İngiliz bilim insanları, yaklaşık 50 yıl süren araştırmalarının ardından bu yeni kan grubu sistemini nihayet ortaya koydular. Ulusal Sağlık Servisi’nden hematolog Louise Tilley, "Bu yeni kan grubu sistemini tanımlamak, nadir fakat hayati önem taşıyan hastalar için en iyi tedavi yöntemlerini sunmak adına büyük bir başarıdır" dedi.

ABO ve Rh sistemleri dışında pek çok farklı kan grubu sistemi bulunuyor. Vücudumuz, kan hücrelerinin yüzeyinde bulunan çeşitli proteinler ve şekerler sayesinde zararlı patojenleri tanıyıp ayırt edebiliyor. Bu antijenlerin kan nakli sırasında uyumsuzluğu, ciddi reaksiyonlara ve yaşamı tehdit eden sonuçlara yol açabiliyor.

20. yüzyılın başlarından bu yana birçok büyük kan grubu sistemi keşfedildi. Örneğin, 2022’de tanımlanan Er kan grubu da bu nadir gruplardan biri. Şimdi yeni keşfedilen MAL kan grubu da bu listeye katıldı.

MAL kan grubu, 1972'deki hamile hastanın kanında eksik bulunan AnWj antijeninin yüzde 99,9'lük bir yaygınlıkta varlığını sürdürmesiyle tespit edildi. Bu antijen, miyelin ve lenfosit proteinlerinde yer aldığından araştırmacılar, yeni keşfedilen sistemi MAL kan grubu olarak adlandırdılar.

MAL genlerinde mutasyon bulunan bireyler, AnWj-negatif kan tipine sahip oluyorlar. Bu durum, 1972’de gözlemlenen hamile kadındaki duruma benziyor. Bilim insanları şu anda bu nadir kan grubuna sahip üç hasta daha tespit etti, ancak bu hastalarda mutasyon gözlemlenmedi. Bu durum, bazı kan hastalıklarının antijenin baskılanmasına yol açabileceğini gösteriyor.

MAL antijeni, hücre zarlarının stabil kalmasında ve hücre içi taşımada kritik bir rol oynuyor. Önceki araştırmalar, AnWj antijeninin doğuştan mevcut olmadığını, doğumdan kısa bir süre sonra ortaya çıktığını göstermişti. Araştırmaya katılan AnWj-negatif hastalar aynı mutasyonu paylaşırken, başka bir hücresel anormallik veya hastalıkla ilişkilendirilmediler.

Bu durum, MAL kan grubuna sahip hastaları daha iyi anlamak için yeni araştırmaların yapılmasını zorunlu kılıyor. Artık bu hastaların negatif MAL kan grubunun kalıtsal olup olmadığını veya daha önce bilinen hastalıklarla ilişkisi olup olmadığını test edebilmek mümkün olacak. Tıbbi topluluk, bu gelişmenin sağlığa etkilerini ve olası yeni tedavi yöntemlerini merakla bekliyor.