53 yaşındaki virolog Beata Halassy, 2020 yılında meme kanseri teşhisi aldıktan sonra geleneksel tedavi yöntemlerini reddederek, kendi geliştirdiği bir virüsle tedavi uyguladı ve sağlığına kavuşmayı başardı.

Halassy, sol memesinin alınmasına yol açan kanserin tekrarlaması durumunda kemoterapi yerine, onkolitik viroterapi (OVT) adı verilen deneysel bir tedavi yöntemini tercih etti. OVT, kanser hücrelerine saldırmak için genetik olarak modifiye edilmiş virüslerin kullanıldığı bir tedavi yöntemidir. Bu virüsler, sağlıklı hücrelere zarar vermeksizin yalnızca kanserli hücrelere hedef alır ve bağışıklık sistemini hastalıkla savaşmaya yönlendirir.

Onkolitik Viroterapi: Umut mu, Tehlike mi?

Halassy'nin bu tedavi yöntemi, bilim camiasında büyük tartışmalara yol açtı. Etik kaygılar ve güvenlik endişeleri gündeme geldi. ABD Illinois Üniversitesi’nden Jacob Sherkow, Halassy’nin kendi üzerinde deney yapmasının etik sınırlar içerisinde olup olmadığını sorguladı. Sherkow, durumu "Bence sonuçta etik sınırlar içinde kalıyor, ancak bu kesin bir durum değil," diyerek daha fazla etik perspektifin gerektiğini belirtti.

Uzmanlar, Halassy’nin deneysel tedavi sürecinin başkaları tarafından örnek alınmasının riskli olabileceğini ve bu tür tedavilerin yalnızca uzman kişiler tarafından yapılması gerektiğini vurguladı. Halassy, OVT yönteminin yüksek bilgi ve deneyim gerektirdiğini, bu nedenle başkalarının kendine tedavi uygulamaya kalkışmayacağını düşündüğünü ifade etti.

Başka Ülkelerde Uygulama Girişimleri

Halassy’nin tedavi süreci, dünya genelinde dikkat çekti; bazı ülkelerde benzer tedavi yöntemlerinin araştırılmasına yönelik çalışmalar başladı. Avrupa ve Asya'da bazı bilim insanları, OVT’nin potansiyelini incelemek için klinik deneylere girişimlerde bulunuyor. Ancak, bu tür deneylerin etik onaylarının alınmasıyla ilgili süreçlerin karmaşık olması, uygulamaların önünde bir engel teşkil ediyor.

Başka Örnekler

Halassy’nin vakası nadir bir durum olmasına rağmen, onkolitik viroterapi ile başarı sağladığını iddia eden başka hastalar da bulunuyor. Ancak bu tür tedavi yöntemlerinin her hastada aynı etkiyi göstermeyeceğinin altını çizen uzmanlar, kişisel deneyimlerin bilimsel verilerle desteklenmediği sürece yanıltıcı olabileceğine dikkat çekiyor.

Bu gelişmeler, kanser tedavisinin geleceği adına büyük bir umut kaynağı olarak görülse de, bilim dünyasının tedavi yöntemlerinin güvenilirliğini sorgulamaya devam edeceği aşikar.