Ülke

Anayasa Mahkemesi'nden Çalışanları Şaşırtan Karar: 'Zam Oranını İade Ediyorum!'

2024-09-16

Anayasa Mahkemesi'nden Çalışanları Şaşırtan Karar

Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, maaşında yıllık %5,3 oranında yapılan zammı beğenmeyen Serap Aslan A., iş yerindeki yöneticilere ve çalışanlara, "Merhabalar, bana verilen zam oranını zarf içinde insan kaynaklarına iade ediyorum. Bu oranı kim ya da kimler belirlediyse aralarında paylaşsınlar, bilgilerinize." şeklinde bir e-posta gönderdi.

Bu ifadeleri sebep göstererek iş akdi feshedilen Serap Aslan A., iş akdinin haksız bir şekilde feshedildiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesi talebiyle Çatalca 1. Asliye Hukuk Mahkemesine dava açtı.

Mahkeme, e-postanın işverenin şahsiyetine zarar verme niteliği taşıdığına hükmederek iş akdinin feshinin haklı olduğu gerekçesiyle tazminat taleplerini reddetti.

Serap Aslan A, yerel mahkeme kararının Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından onanmasının ardından Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yaptı.

Anayasa Mahkemesi, başvurucuyu haklı bularak, Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi ve başvurucuya 30 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti.

Kararın bir örneği ise ifade özgürlüğünün ihlali sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Çatalca 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildi.

"ADALET BURADA NEDEN KAYBEDİLİR?"

Kararın gerekçesinde, başvurucunun maaş zam oranından duyduğu memnuniyetsizliği e-posta ile işverene ilettiği belirtilerek, başvurucunun memnuniyetsizliğini uygun bir üslupla ifade etmesi gerektiği vurgulandı.

İfade özgürlüğünün demokratik bir toplumun temel taşlarından biri olduğuna dikkat çekilen kararda, devletin hali hazırda bu özgürlüğü en yüksek düzeyde sağlaması gerektiği ifade edildi.

E-posta içeriğinden, başvurucunun doğrudan bir suçlama yapmadan, maaş zammını düşük bulduğunu iletmek istediği anlaşıldı. Kararda şu ifadeler yer aldı:

"Başvurucunun iş akdinin haksız olarak feshedildiği düşüncesinden hareketle açtığı alacak davasını reddeden mahkemenin, başvurucunun ifade özgürlüğü ile işverenin itibarı arasında adil bir denge kurabildiğini söylemek mümkün değildir. Bu nedenle mahkeme, başvurucunun ifade özgürlüğü ile iş yerinin disiplini ve düzeni arasındaki dengeyi kurmakta yetersiz kalmıştır."

Bu durum, Türk iş yaşamında ifade özgürlüğü ve çalışma koşulları üzerine var olan tartışmaları da yeniden alevlendirdi. Uzmanlar, bu tür davaların artabileceği ve çalışanların haklarını arama noktasında daha cesur olmalarının gerektiğini söylüyor.